27.9.2018 14:19:33
jilet gibi bir soğuk peydahlanmış, zemherinin rahminden
sokaklar buz kesiyor
herkes bir kuytuya saklanmış
sanki Azrail kol geziyor
ayaz it gibi ısırıyor teni
bense, kat kat yorgan gibi çektim üstüme efkarı
yalnızlığın soğuk mahzenlerindeyim
karcığar faslı şarkılarla
kızılca kıyamet şiirlere banıyor um acımı
parmaklarımda kanla karışık mürekkep lekeleri
meğer ne kapanmaz bir yaraymış yokluğun
penceremde Antideprasan şişeleri
artık her şey öyle farklı ki…
inanmak çok zor, bir zamanlar sevgili olduğumuza
o uzun kış gecelerinde, bir kıvılcımla tutuşup
bir orman gibi yandığımıza
keşke yaşamak ağrısını unutup, yüzümüzü güldürebilseydik
cehennem' mim ize bir avuç cennet…
kurumuş toprağımıza su…
okyanus um uza bir kara parçası olabilseydik
o
l
a
m
a
d
ı
k
hani diyor ya, Sezen şarkısında “[ italik ]aşk için ölmeli, aşk o zaman aşk[ /italik ]”
biz öleme dik
aşk için ıslanmak gerekiyordu
biz ıslanmadık
yaşamak ağrısı şerh düştü düşlerimize
aşkı bir köşede unuttuk
günü kurtarayım derken, dünümüzü kurşuna dizdik
şimdi dost hane iki kedi gibi sokulurken birbirimize…
küllenmiş bu ateşten, yangın çıkması mümkün mü?
değil elbette
keşke, hep sımsıcak şiirler yazabilseydim sana
tılsımlı gömlekler gibi sarılıp tenine
şerden beladan koruya bilseydim seni
ben sevmeseydim…
sen sevdirmeseydin böyle ölürcesine kendini
ben yazmasaydım…
sen yazdırma saydın, böyle mavzer gibi şiirleri