27.6.2018 13:07:49
( BİRİNCİ BÖLÜM )
Tek kabahat Salacağ’ındı
Bu ebedi zamanlı uzaklaşma niyetimden sonra
Getirmişti kaçtığım bütün anılarımı oysa
Sarıp sarmalayıp iyot kokulu sırtına
İstanbul’un bağrından benim gibi firar edip
Takılarak Salacak bir sarhoş bulutunun arkasına…
+++
O’nun yüzünden kaçmamışım gibi
Ben ta oralardan ta buralara
Dikiverdi Salacak eski beni birden karşıma
Sevgiliyi unutma gayretimi ettirmiş oldu bana heba
Başlamıştı bile çoktan
Salacak ölümlerime derin bir mezar kazmaya
Gelip ayağının tozuyla...
+++
Kızıl renkli şarapların şemsiyesi altın da teselli bulurdum
Yüzerken terk edilmişlik deryasında
Her vefasızlığı biraz olsun unuturdum
Dikince kızıl renkli şarapları bir kaç duble kafaya
Ancak ayakta dururdum
Yalancı da olsa alkol mutlu olurdum…
+++
Başka bir dünyaya ait olurdum
Şerefe nidalarıyla içtiğim şarap değil de,
Aslında içime başka türden ölümler doldururdum
Biliyordum ki Salacak ömrümde olduğu müddetçe de
Ben yine de ölümlerin kölesi olurdum...
+++
Martılara en yakın,
Hep cam kenarı denizli evler de otururdum
Öylesi durumlarda pencere önlerine kurulurdum
Sarhoş düşlerimin önüme sergilediği,
Çilingir soframa buyurmaları için martılara yalvarıp dururdum
Ve onların bu davetime icap ettiklerini sanıp
Kendince beraber içmeye koyulurdum…
+++
Ateş parçası bir meteor gibi
Uzun bir beraberlikten henüz kopmuştum
Kısacası vefasız bir yürekten azat olmuştum
Ve yüreğim onun yüreğinden kopan
Ben de bir meteor parçasına benzer olmuştum
Karıncanın bile dostluğuna muhtaç şimdi ruhum
Ben artık yalnızlığın ayazını soluyup duruyorum…
+++
Belki yeni bir maviliğe yamarım kendimi umuduyla
Her bucağı sen kokan o kentten kaçmıştım
Ne var ki ben eski beni
O hayal kentte bıraktığımı sanmıştım
Orada bıraktığım anılarımı getirmiş heyhat !
Şimdi bana Salacak rüzgarlarım !
İyi bir iş becermişcesine seviniyordu baktım,
Salacak sanıyordu ki ben bu işten beyhüdarım !...
+++
Kaçmamışım gibi onun anılarından buralara
Yememiş içmemiş toplayıp getirmiş anılarımı
Hem taze yaşanmış gibi canlı canlı !
Akdeniz’in güzel kasabasına, üstelikte gönlüm hala yaralı !
Bağdaş kurup oturdu karşıma Salacak sonra da
Bana yeni bir mekan arattıracaktı,
Galiba bu tabutsuz varlığımı ölümle tanıştıracaktı !...
+++
Ahhh !...Salacak !...
Ahhh !...“Şair Naili Sokağı”...Ahhh !...
Selimiye’nin derinlerinde kaybettim mutluluğu fersah fersah !
Ayrılık virüsü bulaşmış o kanserli odam...Ahhh !...
Kızıyor Salacak gelir gelmez bana...Ahhh !...
Gizli gizli terk ettiğim için kendisini kör bir sabah !...
( İKİNCİ BÖLÜM )
Yayıveriyordu Salacak,
Kanserli sevda geçmişimi gözlerimin önüne
Ben binsem şimdi en hızla giden bir düş trenine
Gitsem mavi anılarımın yaşandığı o bahse konu kente
Bin bir güçlükle var ettiğim bu yeni beni
Bir daha nasıl bulabilirim ki döndüğüm de ?…
+++
Bir yandan durup dinlenmemek üzere,
Taze ölümler boca ederdi sevgili ömrüme
Bir yandan da karabasanların saldırısına uğrardım
Bana her küstüğün de…
+++
Salacağın sabahsız sabahlarında
Dertsiz biri gibi görünürdüm güya ben herkese
Kanserli odam da umutsuzluktan inleye inleye
Sabrederdim ama ben yine
"Elbet gönüller de bir gün sabah olacak" diye…
+++
Kaçmak da para etmiyormuş türlü ölümlere,
Sevilmeyi düşlediğin sevgiliden kaçmak uzaklara
Onun ruhu sirayet ediyor yine de duygularına
Birlikte kaçmak gibi bir şey oluyormuş adeta
Umduğun bu çözüm şekli diğer anlamı da…
İstediğin kadar uzaklar git sen velhasılı
Dindiremiyor muşsun öylesi bir duygunun sarsıntısını
İnadına acılaşıyormuş dahası,
Öylesi buruk ayrılığın ruhunda ki o tarifsiz tadı
Meğer bir ömür boyu bırakmazmış
Seni terk eden bir sevginin acısı yakanı…
+++
Ey İstanbul !..
İçi ateşli aşklar yığınağı sen ey masal kent !
Salacağı sanırdım ki ben semtlerinin içinde en masum semt
Ne bilecektim beni takip edeceğini ilelebet,
Ne bilecektim sakladığını acı tatlı her türlü anılarımı
Gördüm ki Salacak hiç duymamış bana merhamet…
+++
Elin de güçlü anılarımla sürgünde çıktı karşıma
Üstelik kalmış gibi ben de onu dinleyecek cesaret
En büyük talihsizlik de bu ya;
Mekanımız mazi, konumuz ise hep yar ile sohbet !...
+++
Küçüklü büyüklü tüm anılarımı almış Salacak terkisine
Çıkartıp çıkartıp yığıyordu kanserli anılarımı o hala
Hem de,
Zaten yıkılmış bitmiş şu yorgun omuzlarımın üzerine
Ben zaten çaresiz ve cılız kalmışken zavallı iskeletimin üzerin de
Hani var ya bu durum da ki bir insana ölüm bile,
Harbiden büyük bir ikramiye !!!...
İ . HAKKI GÜRCANOK
MUĞLA / FETHİYE