3.11.2018 18:45:52
ayaz bile üşür biliyormusun bizim şehirde.?
doğsada üstünde kızıllığı güneşin
üşür ayaz üşür bé gülüm..!
orta çağdan kalma,titrek ve donuk
bencil bir idalizmin oltasına takılan ide gibi üşür
İçsiz,
ruhsuz,
anamik
soluk
ve
renksiz
sence kaç şahzade ?
kaç sultan ?
kaç vezir-i azaam ?
Babu's sade kapısından kaçıp
yok oludui ?
zamanın kalleşliğidir devr-i alem
cellatın gaddarlığı,
ve
ölümün acımasızlığı
tek doğru olan
keşk dağlarımız da olmasaydı kirli beyaz kar taneleri
kaçarmıydı dağ doruğundaki kumrular/la keklikler
şimdi dadanırmıydı kanlı kuzgunkılıç ? çiçeklerin üstünde ki renklere ?
vede viçdansız yaman avcılar ?
ondandır poyrazlar hep güneyden , kuzeye eser
atmaca yaylalarında çaresiz kalan güçlü bileklerdir bé gülüm çaresiz mi çaresiz
nedendir kan ve gözyaşı ortak ikili ?
güçenmiş,
kırgın olan
c o ğ r a f y a ,
ki....!
can alan meleğin bile bölgeden kaçışı nedendir neden ?
dillere takıldı ya doğaçlamalar
yalın,
notasız
ezgili feryatlardır etrafı saran zılgıt sesleri
nedendir her giden göçer
kışlara yenik plmasaydı bu dağlarımz
...gidenler dağ güllerimizi de çalıp çalıp gittiler biliyormusun gülüm
şimdi oba/larımızda kuru rüzgar
kuru kuru gevenler
çırpınır taşlarda hüzün ve yalın
erdemli cadırlarımıza damlıyan meteor yağmurlarıdır
kirpiklerimizden aşağı sarkan mor salkımlı çiçekler gibi ince
ondan desene...!
gözlerimizin alışık olduğu göz yaşlarına
normalında bu bizim en son faslımız ,
en son sahnemiz,
vede en son tangomuzun adıdır gülüm..!
ya varlığımız için var olacağız
yada hep birlikde yok olup tarihe karışacağız
Kadir Haktan TÜRKELİ