23.1.2025 18:43:00
[ italik ]
Kimselerin duymasına gerek yok dedi aşk seni nasıl sevdiğimi
Saçlarımı sevindirik yapan elleriyle sımsıkı tutarken kalbimi
Masum bir çocuktum aslında
Büyümeye de hiç niyetim yoktu onun yanında
Kasıp kavururken mutsuzluk evreni
Biz her şeyi paylaştık çıkarsızca
Bir kiwiyi ortadan ikiye bölüp kaşıkla yedik
Karşımızda yılları deviren Rhein
Önümüzde upuzun orman yolu
Sanki bize özel ayrılmış minnacık masada
İki gurbet sandalyesinde
Hüzünsel öksüzlüğün yamacında
Çığlık çığlığa fısıldaşdı ruhlarımız
Bu hayat sahnesinde gerçek oyuncu bizdik
Alfabemizin dili evrenseldi
Dublaja da gerek yoktu
Masalımızın büyüsü bozulmasın diye
Seher vaktinde az dualar göndermedim gök kubbeye
Huzurun sesiyle uyandırdım aşkı
İki fincan kahve
Birkaç hurma
Taptaze hasret sözü
İki çift göz bebeği
Bir avuç sevgi
Günaydın'ıma sığanlardı
Kimselerin duymasına gerek yok demiştin aşk beni nasıl sevdiğini
Kusura bakma sevgilim
Sessizce yazsam da şiirlerimi
Özlemimiz o kadar sardı ki evreni
Sadece dünya değil
Yerküre
Gökküre
Bütün gezegenler duydu
Ve biz sabır defterine sadakât imzasını atıp
Ölümsüz olduk
-"Sınavımız hayırlı, müjdeli olsun sevgilim "-
nagihan