19.5.2024 20:31:46
Bu civarda her doğan, sürekli borçlu mudur?
Üç kuşak ağaların emrinde çalışırdı.
Ekenekte bir taze, esir mi, suçlu mudur?
Koskoca küfesiyle, yaz boyu yük taşırdı.
İftihar belgesiyle satıldığından beri
Avare iş buyurur, bilmiş akıl verirdi.
Fellahlar ya amele yada cariye derdi.
Şu metruk isimlerden nasıl kurtulacaktı?
Gerdanında taşırken Atatürk'ün resmini
Pir-u pak çeşmelerden doldurur testisini
Dualarla ararken, yaşama hevesini
Çocukluğuna hasret, yörede yabancıydı.
Gavur dağın düzleri, yamaçları yetmezdi
Pus çöker, çakalların uluması bitmezdi.
Köşe-bucak gizlenen yuvasız öksüzleri
Ana gibi sevgiyle, şefkatle kucaklardı.
Ahali bekliyorken Mehdi’nin dönüşünü
Hoyrat elde ne varsa, zaten bölüşülmüştü.
Mazlumların payına çile ve hüsran düştü
Tescilli fetbazlara köle mi olacaktı?
Ezberine yazmışken beşeri haklarını
Düşünceleri abes, konuşması yasaktı.
Halbuki tek arzusu insanca yaşamaktı
Yüreği kan ağlarken, nasıl susturacaktı?
Bu diyarda kim duyar, vicdanının sesini?
Ağalar ferman yazar, çeteler baş keserdi.
Bir ana cehalete, gaflete göğüs gerdi.
Müspet düşüncelerle sarsılmaz gücü vardı.
26 Nisan 2024 / Ömer ÇELİK