4.6.2019 02:02:42
[ italik ]
Mecbursun
Bilmek İlmindesin
Hangi çicek suyu sever
Hangi köz harlanır
Kaç kez ölür bir sufi
Ya kepenek giyen çobanlar
Dedimya mecbursun
Çünkü bilmek ilmindesin
Şeytan çarmıhından sarkan kaptanları
Setenin başına toplanmış kadınları
Mesala ziya osman sabayı
Kimya-ı saadeti
Bercesteleri
On Beş Ağustos Bin Dokuz Yüz Seksen Dört’de
Kuş konmazdan denize dökülen geceleri
Anlıyormusun
Bilmek ilmindesin
Aynı meridyendemi
Talas ile babilin sıcakları
Kimdir kabalanın gizli çocukları
Fer bırakmadılar güneşte her gün çalmaktan
Ne zaman iner bu arsız piçler kucaktan
Çifte üstüne çifte yiyecek
Senden sebep şakaktan
Sinekli bir eşek geçecek
Tarih denilen sokaktan
Ey emper oğlu emper
Sana pay yok diyeceksin
Bendeki bu hesaptan
Kalmasın ne bir tambur
Ne bir diş
Senelerdir dönen o çarktan
Ve şimdi
Bir memleket gebe sana
Depremler yaratır doğum sancın
Meryem gibi iffetli olsun yol başçın
Ana rahminde seni boğan su varya
Artık beldedir
Kusursuz bir intikam
Şimdi sıra sendedir
Unutma galfet koynuna aldığın ilk zevcedir
Memeleri körpe yılışık bir haldedir
Büyü coçuk büyü
Engebeli bir tepesin
Kim ne derse desin
Cesursun ve bilmek ilmindesin
Yalnız
Eline alıp da başını öğünüp durma
Kırk bin kuş geçse üstünden birini vurma
Elbette senteye gelmiş kibir ahmaktır
İbrahim’e inen koç celladına tutsaktır
Meşrebi belli zira nefs
Yüksekten uçan alçaktır
Dünyada insana muhtaç olan tek şey
Toy bir günahtır
Anla artık mecbursun
Çünkü bilmek ilmindesin
Ve ben nedendir bilemem
Doğrulupta mezarımdan
Seninle gelemem
Sana aşikar olan sır dünya denen yivdedir
Bil ey çoçuk bil
Karanlığın önündeki son
Bu son perdedir....