Yine titreyecek gökler ve zemin
Sögütten yeni bir Osman geliyor
Alnımız secdede duada yemin
Tarihe koca Süleyman geliyor

Ol deyince olur yüce yaradan
Gemiler yürütür taşdan karadan
Yedi asır geldi geçti aradan
Hanların hanı Fatih han geliyor

Trablus Tunada gezen biz idik
Nal ile taşları ezen biz idik
Tarihe tarihi yazan biz idik
Güzel muştu ile ferman geliyor

Biz yokken meydan itlere kaldı
Saraylar yavşağa bitlere kaldı
İbadet betondan putlara kaldı
Putları kırmaya sultan geliyor

Fare aslan oldu posta büründü
Ar namus adalet yerde süründü
Ümmete dogacak ışık göründü
Kılıcı kuşanmış merdan geliyor

Mavi denizleri delip geçmeye
Cehalete vurup kökten biçmeye
Şehadeti şerbet deyip içmeye
Dağlardan kara yel tufan geliyor

Duaya sarıldık bir bir öldükçe
Toprağa karıldık bir bir öldükçe
Yeniden dirildik bir bir öldükçe
Şükür sesimizi duyan geliyor

Uyandırmak için öz kardeşini
Seherle dogacak şen güneşini
İmanlı yüreğe aşk ateşini
Yeniden yakmaya Hakan geliyor

Vurdumu bağrına hançer derperdi
O deptigi yerden güller serperdi
Neler duydum neler tüyüm ürperdi
Toprağın altında yatan geliyor

Kamçıyla rüzgarı ağlatmak için
Suları pınarda çağlatmak için
Ağzına gem vurup bağlatmak için
Candan yardan geçmiş kurban geliyor

Kızıl elma deriz bilmem nerdedir
Yolu gözükmeyen ince perdedir
Özlemle beklenen gizli yerdedir
Yok dendimi bana yavan geliyor

Göklere al kızıl süslediğim o
Ay ve hilâl ile beslediğim o
Yar diye sırtımı yasladığım o
Al bayrağın rengi kandan geliyor

HARUN YILDIRIM