29.1.2019 17:05:36
Habire ah karanlık, çetrefilli dünyamız
Yoksun, eksik ve fakir, hem karamsar rüyamız!
Güya bir iddiayla söyleniriz “ümmetiz”
Bir varmış bir yokmuş hem sanki bir hayaletiz
Ne mekâna ad verdik, ne zamanla uyuştuk
Düzlükler uzak kaldı, sarp yollarda yokuştuk
Bir kuyuya düştük ki, mümkün mü kolay çıkmak
Selsefil hem bedbahtız, her taraf çıkmaz sokak!
Bir araya toplansa, serilse sereserpe
Yığın yığın günahlar, yeter de artar derde
Atalet boynumuza, urgan oldu asılı
Mevsimleri yıllara küstürdük ah hâsılı
Zemheri bir ân gelir, lime lime ederler
''Hani ya ne getirdin, bohçanda ne var'' derler
Bize de bakar mısın, nurdan yüzünle bir kez?
Ah öyle mahcubuz ki hem değiliz mücehhez!
Ne olur bir tebessüm et, tüm iksir ve hem sırla
Bu vehamete ya bir form/at ya da sıfırla
Geçmişten geleceğe, değişmez saltanatın
Hem tahtında sen varsın, çift konumlu hayatın
Ne yaparız yapayalnız, sen de olmazsan, kimiz
Şefâat Efendimiz, şefâat Efendimiz...
Aralık 2018
F. Selçuk Soylu