aklımın kılcallarına bir yer arıyorum
hep çukur
hep ören
içi karanlık ve ağdalı
içi peydah, içi eyvah!
zaman hiç olmadığ kadar kemirgen
iki dişi arasında ne ilk ne de son kurbanı,
yaslandığım sabah


mürüvvetini hiç göremedim günlerimin
günler ki kâh gevşeyen bir serseri
suların seyyaline dilini kaptıran kâh meczup bir seyyah
kâh dizginsiz cinnet maratonu
yeni bir izdihama tur
görme öfkesini!


içi mucur, içi kıymık
cam kırıklarının içinde telef olmuş ayaklarım
her adımda soluk soluğa
medet ya Rab!
bedeli mütemadiyen 'z o r' olan bir sancıdan,
tecrit edemiyorum kendimi
tutunamıyorum!
el'emdi gece
restoresi imkânsız kırılmalardan geçiyorum
hiç kolay olmadı
sonra bir yıkım emrine boyun eğerek,
itaat bildirmiş rüzgâr,
en kabarık cezasını kesmiş gözlerime
yıkılıp kalıyorum
ta dibindeyim hayatın
saltanatını sürüyorum ınlık çınlığın
uyuyorum ya işte!


kim demiş ki uyku sessizlik
uykunun dili yok!...
işte apaçık duruyor önümüzde rüyaların çığlığı
önümüzde mahşerin dudağı
daha fazlası ısırık
.
.
belli ki yine gerilmiş hikayeler anlatılacak yarınlara
evveli boşluk
sonrası ziyan
kavgamın iplerine dizilmiş alın teri sarmaşığı
akıbetim yok!
hepsi ziyan



..............,,rb