16.3.2018 14:15:54
bu bir yangın öyküsüdür
ateş böcekleri iyi bilir
kül meselidir
deştikçe Ankalar dirilir
sık kullanmaktan eprimiş geceye, çingene acılardan sızardı
klarnet iniltisi
ateşin koynunda uyuyan bıçak gibi kızarırdı acım
yumruğum inerdi masaya, duvara yada cama
ağzımdan, derin bir ahh gibi senin adın süzülürdü
iplik iplik geçerdim acının teyel,inden
intihar eden bir şelale olur
dökülürdüm en yüksekten en derine
barudi bir renge bürünürdü yüzüm
tozlu bir şantiye gibi kanar,dım, şehrin orta yerinde
giderken, yarım ağız “mutluluk ol” demiştin ya…
olmadım!
bütün mutluluk dileklerini
sen daha köşeyi dönmeden harcadım
sen kanlı bir dövme gibi bedenime kazırken ayrılığı
dişlerimi sıktım
kendini jiletleyen hapçılar gibi tırnağımla uçurumlar açtım
avuçlarıma
sustu rivayet,im, sustu söylence,m
her namluya av oldum
sana ait kaç kurşun çıktı göğsümden, bir bilsen
bu yanık şarkılar, bu islenmiş şiirler
senden kalan bir hediye
tutuşmadıysa sesim, yanmadım sanma
çığlığımı sakladım gök kubbeye
avuçlarımda, cehennem narı köz biriktirdim
olur ya, bir gün gelirsen
nasıl yaktığını gör diye