8.11.2018 20:37:39
gıcırdayarak kapanmıştı günün kapısı
çoktan pılını pırtısını toplayıp gitmişti güneş
ay dedeyi saymazsak
o kumsal ateşinin yanında yalnız ikimiz kalmıştık
eflatun bir geceydi
gecenin karanlığına rastık çekerken esmerliği
firuze renkli bir taşın üstüne leylak kokulu iki mum yakmıştık
pijamalarını giyip yatmaya gitmişti
kız peşinde koşmaktan yorgun ev kedileri
bizi rahatsız etmemek için esmesede rüzgar
yıldızlar üstümüzde pike yapıyordu
“[ italik ]sakın ha yaramazlık yapmayın[ /italik ]” der gibi
komşunun bahçesinden erik çalmış çocuklar gibi suskunduk
susmak lazımdı gecenin sessizliğine hürmeten
o…
biraz mahcup, biraz tedirgin konuşmaya çalışıyordu
daha doğrusu konuşmuyor...
sanki Farid Farjad,ın kemanı inliyordu
“[ italik ]ahh keşke”[ /italik ] diyordu… [ italik ]“ahh keşke”[ /italik ]
bir yarayı gösterir gibi yüreğini açıyordu
her pusudan sağ çıkmış bir kılıç balığıydı
yorgundu yasak sularda yüzmekten
ay teninde kanlı zıpkın izleri
faili meçhül sevdalar birikmişti avuçlarında
bakınca hapsediyordu gözleri
hüzün sağanağı kirpiklerinde yağmur bulutları
saçlarında kül rengi bir efkar
rüzgarda açık unutulmuş pencereler gibi hep kendine çarpıyordu
nasılda anneydi
nasılda yiğit
yüzünün deltasında kimsesiz çocuklar ağlıyordu
tanığımdır, o eflatun gece
o çözüyor, ben ilikliyordum gecenin düğmelerini
hiç hazırlığım yoktu aşka
bir kandile üfler gibi durdurdu zamanı usulca
nefesimiz birbirine karıştı
“[ italik ]aşktan öte köy yok adamım”[ /italik ] dedi filozof bir edayla
yüzü, gizli geçit…
bakışı, yaralı kuş…
gözleri, zifir b/ela…