5.1.2019 22:16:16
sen gittin, ben şiir(leş)tim
[ italik ]"sen bu satırları okurken ben çok uzakta olacağım”[ /italik ] klişesine inat
sana bu şiiri, sana çok yakın bir yerden
aynı şehrin kanserli havasını solurken yazdım
cızırtılı bir radyoda “[ italik ]ah İstanbul İstanbul olalı hiç görmedi böyle keder[ /italik ]” diyordu Sezen Aksu
İstanbulu bilmemde Ankara bende görmüştü böyle bir kederi
efkarım, yağmalarkan beni baştan aşağı
arsız bir kaldırım çiçeği gibi
kendiliğinden çözülüyordu imgelerin düğmeleri
geceydi…
sen olmasan'da, seninle tetik düşürüyordum kalbime
Rus ruleti oynar gibi celladım la sevişiyordum
fersah fersah uzak olsakta birbirimize, öyle doluydumki seninle
her imgede buz dağına çarpan Titanik gibi gömülüyordum senin sularına
kör bıçaklar gibi sana bilenirken,
dikiş tutmaz yara gibi kanıyordum
sana bu şiiri, yokluğun aç kurtlar gibi ulurken yazdım
nal seslerinin korkutan gürültüsü ile içimden deli taylar geçiyordu
ırmaklarım taşıyordu yatağından
tusunami vurmuş gibi çalkalanıyordu ruhum
delleniyordum…
kasırga olup camı çerçeveyi indirmek istiyordum
sonra birden durulup…
ateş çemberinde bir akrep gibi
zehrimi kendime banıyordum
içimin çekmecelerinden çıkartırken o sararmış kağıtları
zehirli atıklar gibi yanaklarımdan süzülüyordu yokluğun
ağlıyordum…
tuz buz olmuş hayaller kanırtıyordu çivit mavi gözlerimi
bir dua gibi fısıldıyordum adını
el yazınla bezenmiş kağıtları öpüp kokluyordum
sana bu şiiri, o gözyaşı lekeli mektuplarını okurken yazdım.
geceydi…
içinde yırtıcıların kol gezdiği kanlı bir suydu hayat
ayrık otu gibi vahşi bir diken büyüdü içimde
dallarıma kara kuzgunlar kondu
bir doğum beklerken, binlerce ölüm çırpındı avuçlarımda
senin cehennemine kavuşurum umuduyla…
uçmayı deneyen yavru albatroslar gibi bıraktım kendimi boşluğa
sana bu şiiri, balinalar karaya vururken yazdım.