14.11.2017 00:40:06
[ italik ]
önümde sayfaları görüntüde boş
yazılmamış kitap
bir dokunsam
gözünü açacak
bütün yaşanılanlar
anlayacağım
içimdeki sıkıntının nedenini
yeniden yaşar gibi
elimi çeneme koyacağım mutfak penceresinde
gözlerim dalacak
toprak evin önündeki yola
sahi kimler geçerdi o yoldan
ağır aksak
yol hafif eğik çarşıya
gözleri bazen yere eğik
bazen ilerde dimdik
üstünden geçen insanlar örneğin
çocukluğum nasıl da kayardı karda
mustabeyin dükkanın önüne varırdı nerdeyse
büyük camii arkadan belkide el sallardı
şaşardı ince bacakların gücüne
şaşmazdım yaşananlara
o zaman kağnılar geçerdi kara ak donlu
içi saman dolu ( o zaman saman dışardan alınmazdı)
babam samanlığa koyardı bizi
çiğneyin de samanlar yerleşsin diye
belki o günlerden boğazımdaki rahatsızlık
elmalar armutlar olurdu samanlıkta
büyürdü çocukluğumuz
ite kaka günleri
kâh türkü yakarak uzun kavağa
kâh ateş yakarak altında
ilerde görülecek günlere
bir kaç nağme bırakarak
içim neden ezim ezim ezilirdi anladım
kitabın boş sayfasında adım yarım
kadın adım en acılı türküleri söylese
atamıyor ikinci insan olmanın hüznünü
yoksa ben mi istemedim çocuk akılla
yenemezdim ki babamı
isterdim ki dinlesin öğretmenimin sözünü
beni okutsun
o attı beni kitapsız deftersiz bir kuyuya
ben çıktım
eski defterler buldum, eski kalemler
okudum yazdım
çizdim insan yüzünü
çizerken öğrendim bir bakışı gülüşü
önümde boş, yazılmamış bir kitap
daha yazılacak çok şey var..
13. 11. 2017 / Nazik Gülünay
ve öğrendim
bir çizgiden ibaret değildir insan