9.8.2017 13:50:24
Savaşlar bilirim, hem ne savaşlar,
Gün değil, yıl değil, asırlar süren.
Ne bir tank-tüfek var, ne uçaksavar,
Ne bir ses duyulur ne de bir siren.
Damlada fırtına, deryada sükûn,
Alev dokundukça göklerde dalga.
Yangında ziyâfet; kömür ve odun,
Eğlence, güneşten sıcak pranga.
Savaşlar bilirim zamanla kardeş,
Ateş; kor parçası, rengi simsiyah.
Ay teslim olurken çarpışır güneş,
Kıvılcımdan ordu, dumandan silah.
Esrarlı cam çatlar orta yerinden,
Gözlerin dişine etler saplanır.
Bir volkan; gül yanık, mosmor bir diken,
Cenâzede ölü, yamyamı tanır.
Savaşlar bilirim mekânla kardeş,
İblisin kanını içmeden Kâbil.
Isırılmış küpe, kulakta düşeş,
Bir ağaç, çan sesi; hepsi mukâbil.
Çekilince perde, yanınca kapı,
Açılır bitmeyen harbin sahnesi.
Üzüm ve çekirdek, armut ve sapı...
Modern silahların meçhul annesi.
Ne bir ses duyulur ne de bir siren.
Ne bir tank-tüfek var ne uçaksavar,
Gün değil, yıl değil, asırlar süren.
Savaşlar bilirim, hem ne savaşlar...
Ankara, 2017