16.6.2017 14:55:32
Çok özledim seni
Dudaklarım mat bir sarıya çaldı
Oda köşelerine yuva yapmış böcekler ayağa kalktı…
Her aynaya bakışım ve hatta her kendimle hesaplaşışım
Seni düşürdü yürüdüğüm yolların izleri üstüne
Bir ölü evinde yer aldım daha henüz
Ve tabut düşündüğümden çok daha pembeydi
Oysa benim gördüğüm her mavi, andığım her anıt
Sana dair imgeler soktu benliğime
Çok özledim seni, yıl olmuş bilmem kaç
Zamana meftun olmanın acziyeti üzerine kurulu tüm tesellim
Hadi ne olur, oradan biraz votka aç
Güneşli yaz günlerinin soğuğunda alkol demleyelim
Neredeyse hiçbirşey kalmadı gerçeğe ulaşmama
Neredeyse yolun en başındayım, ne mutlu!
Önce santim santim ölçtüm aşka uzanan dudakları
Dilin pek müteasıp bir gizemin
Anahtar haliydi,
Ve inanması zordu artık, Eiffel kulesinin ayakları vardı
Acı kimsesizlikle yoğruluyordu sana bilmem kaç kilometre uzaklıkta
Ve ben sadece sokak satıcılarının çığlıkları ile uyanabiliyordum
Daha henüz bir yıldız düştü kapıma
Ateşi açlıktan ölen çocuklardan daha kızgın
Çok pis bir küfür yedim az önce ve şimdi kendi bedenimi hastaneye taşıma telaşında
Birden bakıyorum ki tophanedeyim
Birden bakıyorum ki senin yanında
Bir bakıyorum ulus meydanında denize girmekteyim
Bir bakıyorum ki ellerin beş para etmez koynumda
Çok özledim seni ki zira özlemlere dair her yazıt bir mezar taşı aslında
Nerdeyim, ne oldu derken bir köşe başında pineklemekteyim
Dışarı çıktım pis bir zehri enjekte etmek için damarlarıma
Önce orospular vardı, banka önlerinde “gel” çeken
Ve biraz aşağısında yolu unutulmuş bir rum mezarlığı
Bir karış gittim hepsi bu sadece
Ve bin metre sonra özüm kendine münhasır
Attığım her adıma dair yeni bir şiir yazılmalı esasında
Ben bir köhneyim, ucuz canların satılık pazarında