....................................
12.5.2017 23:54:02
I
Hiç unutmam yirmi sekiz şubat dönemini
Bilen var mıydı, yoktu hukukun önemini
Gerçi hâla da yok aldanmayın boş laflara
Bakınca görürsünüz, malum bütün aflara
Neyse efendim o yıl hükümet bir karar aldı
Öğretmenlik hevesim de kursağımda kaldı
Kanun »İlahiyatçı, öğretmen olamaz!« dedi
Bu kul, bunun bedelini çok ağır ödedi
»Gericisin.« deyince başkentimiz Ankara
Bayağı üzüldüm ve düşündüm kara kara
Okumuştum Karl Marx’ı, Nietsche’yi, Hegel’i
Yine de gericiydi, bu soytarı, bu deli
Heba olmuştu on iki yıl: ilk, orta, lise
Beş yıl da üniversite…Ne hazin hadise
Bana ve bize kim acıdı o yıllarda, kim?
Mürtecisin diyordu vekil, sanatçı, hakim
Ulan ben insan evladı değil miydim o gün
Niye vermediniz acı zulmunüzden ödün
Bu insan ne yapmıştı size, ey kepazeler
Ağızda kadehler, eşlerinizde yelpazeler
»Oh iyi oldu.« diyordunuz o manşetlerde
Kız öğrenciler »peruk« taşırdı poşetlerde
Zulmu alkışladınız, yapmayın demediniz
Vicdanın, hakukun peşinden gidemediniz
Pazarda aç çalışırken beni gören kimdi
Görmeyenler feryad edip ağlıyor şimdi
Nerdeydi sanatçılar, bu hümanist elitler
Benim için de atsaydılar adam gibi twitler
Baykuş gibi seyrettiler sıcacık evlerinde
Kulakları da o günün medya devlerinde
Bilirim sosyalizmde her şeyin çözümü
Siyah boyayla boyarlar parmak üzümü
Fukaraya satarlar, gözüne baka baka
Pekmez değil şarap içer sosyalist tabaka
Hani lan çok kutsaldı emek ve alın teri
Niye meslekten oldun diye sormadı biri
Terin rengi her alında aynı; renkleri yok
Velakin ayrım yapan adiler dünyada çok
Benimki de emekti, benimki de meslekti
Benimki de kalemdi, benimki de dirsekti
Tam on bir yılım gitti Almanya gurbetinde
Büyük kâr vardı »Gericilik« garabetinde
Her şeyimi kaybettim: umut, sağlık, aile
Bir ceza verildi mi; verilmedi fâile
Biri geberdi gitti; ikisiyse hayatta
Yürüyemezler kılıçtan keskin sıratta
Özetle şunu demek isterim…Dinleyin lan!
Ders almaktan nefret etmez bir zekası olan
Nerde bir yanlış varsa, yanlış demeli herkes
Her mazlumun ahı kalpte bulmalıdır makes
Şucu, bucu deyip de cevri görmezden gelme
Ey sanatçı, ey vekil, zulme uğrarsam, gülme
Keşke o yıllarda, bir Solcu gelip yanıma
»Şekerli su ikram et« deseydi ya hanıma
Ama yok, bunu ne sağcı ne de solcu yapar
Her iki kesim hep kendi çıkarına tapar
Dini, fikri, mezhebi ne olursa olsun, gardaş
Vicdanın hükmünü dinle her zaman dadaş
Bana değmeyen yılan bin yaşasın demedim hiç
Çünkü kalbimde »Mutlak Adaleet« mündemiç
II
Hiç kimsenin gıkı çıkmıyor; niye çıksın?
O sana, sen de ona siyaseten gıcıksın
Hoşumuza gidiyor, birbirimizi yemek
Şiarımızdır: gerici, teröristsin demek
Biri Atatürk’e, diğeri Peygambere söver
Herkes kendi çomarını yallayarak över
Dedim ya çok seviyoruz,» intikam almayı.«
Beceremedik bir türlü dost, kardeş kalmayı
Elinize ne geçti zulumden zevk duymaktan
Bıkmadık arkadaş, birbirimize koymaktan
Duymadım bir Almanın sövdüğünü anama
Bizden daha dürüstler dersem beni kınama
Eline fırsat geçse ilk önce sen çökersin
Bekaret zarını da dişlerinle sökersin
Bırak yahu »kardeşiz, Müslümanız.« lafını
Ne yapayım arkadaş, takkeni, çarşafını
Bana ahlak, adalet lazım başka derdim yok
Bez parçası mı? Vallahi gardırobumda çok
Müslümansan, Laiksen, ölmüş insana sövme
Seni insan kılmaz Atatürk yazan mor dövme
Medeniyet, nezaket ve kibarlık demektir
Aksi ise vahşilik ve barbarlık demektir
»Adaletin tanımı« olmaz herkese göre
Aynı şeyi söylemeli, sorsak da şoföre