susa(ya)rak sev beni..
15.4.2017 11:53:56
bir iyot sabahı odamdayım.
ıslak ve damlıyor sularım..
bir akvaryumun içinde gibiyim
seni izliyorum/seni istiyorum
kokuna aşina olduğum dünyanı ki
kırılgan bir esneklik var kelimelerinde
bir nanik uzaklığında çocuksu yüzün..
yüzgeçlerimle
camına dokunmak istiyorum..
istiyorum
burnumun ucuyla usulca dokunmak
sokulmak camına ve geri çekilip,
canının acımaması için saklanıyorum
değirmenin kuytusuna/karanlık…
gözbebeklerim karanlığa alışıktır ama
mavi bir karanlık bu
kırılgan ışığınla süslenen!
engin bir deniz düşlüyorum
bilmem kaç zamAndır,
tek bir deniz düşlüyorum
ve özlemiyorum hiçbir denizi..
kaçmak ve terk etmek
istemiyorum bu akvaryumu
umduğum yada bulduğum
yer burası ki
onca ıslaklık sonrası
kaç dalga çarptıysa kürek kemiklerime
bir o kadar sırılsıklam olmuşken gövdem,
ben bir akvaryumun içinde gibiyim/
içinde gibiyim..
gözlerin pus tutmuş anladım
ve kirpiklerinin sarnıcından damlıyor
suların ki
sahi bize ait olan neden bu kadar uzakta?
alt dudağımı ısırsan,
pullarım dökülecek biliyorum,
dokunsan
kirpik uçlarındaki damlalar
suyuma karışacak tuzlu
kafi gelecek ölmeme…
düşlerim,
süzgeçlerimin arasına sıkışmış
dudaklarımı kapatırsam
boğulur muyum…
bir akvaryumun içinde gibiyim
ve yüreğimde deniz ki
kıyılarında gezdiğim günden beri
bir iyod kokusu
tenimin üzerinde uçuşup duruyor..
seninle var olduğum
tenine önce
sonra tuzuna teninin
ilk alışmışlığım..
sende/ kayıp olmuşluğum
sende/vaz geçmişliğim
bilmem kaç kez ki
su şehrimin karanfili.
gözlerini hatırlıyorum
iki deniz taşı gözlerin ki
senli zamAnlarda
dudaklarım açılıp kapanıyor
kısa aralıklarla
solungaçlarım yoruluyor
nefes alamıyorum..
(içinde kalsam olmaz mı?)
için derin ve ıslak.
duvarlarına ve dualarına dayanıp
en derin yerlerine inip
vurgun yemek istiyorum ki
balıklar vurgun yemez deme!
aklıma her kaçışında
yuttuğum yosunlar kadar şişiyor,
senli günlerimin
hayaliyle besleniyorum…
(...)