27.9.2018 20:41:29
Böylemi olacaktı?
Kuruyacak mıydı içimdeki amazon?
Bir uçurum uğultusu bırakıp kulaklarıma gidecek miydin?
Can suyu verilmemiş bir ağacı, toprağın merhametine bırakır gibi
bırakacak mıydın ellerimi?
Kırk ikindi bir yağmur sağanağı beklerken çölüm
Yaz yağmuru gibi birdenbire başlayıp
birdenbire bitecek miydin?
Bir yanlış…
Yanlış anlaşılmış bir yanlış, götürecek miydi bütün doğruları
Kördüğüm gibiyken, ilmek ilmek sökülecek miydik?
Öldürmeye programlanmış bir katiller gibi bir merhabayı bile felç edip
bir kuru selamı bile öldürecek miydik?
Hani muson olup yağacak'tın, dudaklarımın çoraklığına
Kirpiğin pusatım…
Tenin otağım olacaktı hani?
Hani ben ısıtacaktım tenin buzulunu
Çölün suyu emdiği gibi ben öpecektim dudaklarını
Tarih kokan bir şehir gibi aşk kokardı tenin
Hani sadece ben keşfe çıkacaktım, o dar
o köhne çıkmaz sokaklarını
Böylemi olacaktı?
Cevapsız mı kalacaktı gözlerimdeki soru işaretleri?
Kınından çıkmış bıçağı avuçlamış gibi kanayacak'mıydı şiirlerim?
Denize kavuşmak için çırpınan ırmaklar,
denizden'mi kaçacaktı?
Issız bir çöle mi dönecekti, aşkın yemyeşil vahası
Açmadan kuruyacak mıydı kaktüs çiçekleri
Bu kadar kısa mı sürecekti, buzul ve çölün dansı
Sen hoyrat bir lehçe ile ifşa ederken ayrılığı
kum fırtınasına yakalanmış bir bedevi gibi
şaşıracak mıydım kıblemi?
Kurda kuşa yem'mi olacaktı o kimsesiz sevda?
Teninin tenhasına sığınmak varken
Uçurum diplerine'mi düşürecektim gölgemi.