22.3.2019 17:22:06
kısa süreliğine konaklayan bir yolcu, çadır kurmaya bile vakti olmayan
bir göçebeydin
ruj değil akrep zehri sürerdin dudaklarına
ak denizle, kara denizin sevişmesi kadar imkansız'dın
benim erken gelip, senin geç kaldığın bu limanda;
bütün kapılar bize kapanmıştı
bir merdivenin ilk ve son basamağı gibiydik
diğer basamaklar kırılmıştı
ne çok isterdim her şeye boş ver diyecek kadar cesur olmayı
senin o yasak sularında yüzüp, cam çerçeve indiren fırtına gibi
senin saçlarında esmeyi
soframa bir tabak daha koyup, yoksulluğuma senide sıkıştırmayı
hiçbir şeyi düşünmeden, aşkı çocuklar gibi yaşamayı
y a p a m a d ı m
kendi elimle seni ateşe atamadım
sürükleyemedim seni cehennemime
ben yandım
seni yakamadım
kelimeler kuşlar gibi dudaklarımda çırpındı
konuşmak istedikçe sustum
sustukça, çaresiz akrepler gibi kendimi zehirledim
sustukça, vahşi otlar büyüdü içimde
sustukça, kuzgunlar döndü etrafımda
sustukça, aşkı gözlerime mühürledim
ben sustukça, bir yerlerde birileri konuştu
hakimler konuştu
savcılar konuştu
ben sustukça, silahlar çekildi!
ben sustukça, savaşlar oldu.
bu yüzden; senli şiirleri, ben hep suya yazdım
sevdamı şiirlere şifreledim
yazdıkça daha çok büyüdün içimde
yazdıkça daha bir güzelleşti yüzün
ben yazdıkça seninle seviştim.
onca kişi okudu şiirlerimi
kim, kim bu kadın dediler
kimse tanımadı seni, kimse bilmedi
ben hep seni yazdım, ben hep seni sevdim inatla
bunu kimse anlamasa da
s e v g i l i m
bari sen anla