balıkçı babalarını bekleyen çocuklar gibi gözlerim ufukta
müjdeli bir haber ol
eteklerin zil çala çala gel

al gözlerimden bu zemheri korkusunu
dokunduğun her yer bahar olsun
ellerinde güzden kalma krizantem
sırtında yeşil bir pelerin
bırak öyle kalsın makyajın kıyafetin
en doğal halinle gel

sarp kayalıklardan aşan bir şelale gibi dökül üstüme
serin sularında yıkanayım
yağmurum ol
rahmetinde ıslanayım
bir yel essin senden
efil efil
rüzgar çanları gibi şıngırdayım

vurulduğum yere gel
vurduğun yere gel
ister katilim ol çek tetiği
istersen doktorum ol vur neşteri
beni tekrar öldürmek için
diriltmeye gel

kollarında bile sensizlikten korkarken
arındır beni korkularımdan
al götür ayrılığın kesif kokusunu
bir Allahuekber gibi senden medet bekliyorum
gözünün gördüğü hiçbir şeyden korkmayan Hamza gibi gel

üşüyorsam
sıcak nefesinle ısıt tenimi
varsın cümle günah üstüme yürüsün
ört üstüme gölgeni
sen öp te
öpünce geçmez acılarım olsun

can havli ile su yüzüne çıkan sünger avcıları gibi
soluk soluğa gel
say ki kahpe pusulara düştüm
kurşunlara geldim duvar diplerinde
yedi kavim yalın kılıç üstüme yürüdü
her bir neferi yedi bela
her biri Allahsız
her biri kitapsız

hadi gel
tut ellerimden
usulca
dokun yüreğime
acıma/sız