16.8.2017 14:57:26
Beton birleşim aralığından çıkan cılız bir fide ofise giriş çıkışımda ne olur beni bu daracık
alandan kurtar, toprağım suyum kıt gelişemiyorum diyordu. Önünden her geçişimde bu sesi duyar
gibi oluyordum. İçinde bulunduğumuz mevsim onu yerinden başka bir yere taşımaya müsait değildi,
ama onu bulunduğu yerden uygun zamanda kurtarmayı kafama koymuştum. Geçici olarak etrafının
toprakla beslenip sulanması için serviste çalışan işçilerden birine, fideyi göstererek beton derzinin
kırılarak etrafının genişletilmesi ve toprakla doldurulmasını söyledim. O gün itina ile gövdesi
etrafındaki beton kırıldı. Yamyassı olan gövdesi hafif esen rüzgarda efil efil sallanıyordu. Kırılan
betonun yerine toprak doldurularak sıkıştırıldı, çepeçevre çıtalarla koruma altına aldı. O yaz su ve
gübresi takviyesi ile gözle görülür gelişme kaydetti.
Bir yıl sonra;
Nisan başında fideyi yerinden sökerek fabrika girişi bordür taşları ile çevrili refüje diktik.
Gözümüz üzerindeydi. Tahmin ederim rüzgarın sürüklediği ya da karganın düşürdüğü dut tanesi derz
boşluğuna düşerek orada çaresiz filizlenmiş böyle toprağı bol bahçıvan gözetiminde olacağını hayal
bile etmemişti.
O yıl sonuna doğru orta yaşlarda bir işçi fidenin iyi cins bir dutla aşılanmasının gerekli
olduğunu, aşı zamanı geçmeden aşılanmasını müsaade edilirse civardaki yakın köyünden cins
dut filizi getirip aşılayabileceğini söyledi. İşçi o hafta sonu köyüne gitti ve hafta başında yanında
getirmiş olduğu iyi cins iki adet dut filizini iki yerinden sahiplendiğimiz dut ağacımıza aşıladı ve ileri
ki yıllarda bir dalı mor bir dalı beyaz dut vereceğini söyledi. Bir yıl sonra yapılan aşıların ikisi de
tuttu. Gövdesinden yükselen aşılı iki ayrı cins dal yaz boyunca gelişti serpildi. İleri ki yıllarda mor
beyaz dut verecekti artık. Bir kaç yıl sonra gövdesi kalınlaşmış dalları güçlenmiş, az da olsa meyve
vermeye başlamıştı. O yıl sonu tayinim çıktı ve oradan istemeyerek ayrıldım.
Beş sonra;
Emekliliğime bir kaç yıl olmuştu, Aylardan haziran ortalarıydı. Daha evvel tayin nedeni ile
ayrılmış olduğum iş yerini görmek geldi içimden. O eski iş yerime gittim ancak tanıdıklarım ya tayin
olmuş yada da benim gibi emekli olmuşlardı. Orada bulunanlardan bir kaç kişi ismimi gıyaben
duyduklarını söylediler. Saat gündüz on iki suları yemek vaktiydi müsaade istedim ama nezaketen
beraber yemek yememiz için ısrarcı oldular. Yemek salonu birinci kattaydı. Cam kenarında
hazırlanan masaya oturduk. Gözüm bir an camekan dışarı takıldı. Bize doğru uzamış dal üzerinde bir
işçinin elinde bulunan kovaya yapraklar arasından dut topladığını gördüm.
Yemeğimizi afiyetle yedik, garsonlar masaya yeni servis açtılar. tabağımıza mor ve beyaz
karışımı dut servis ettiler. İçlerinde kıdemli olan memur arkadaş, ürün kendi ürünümüzdür biraz
evvel işçi arkadaş gördüğünüz gibi işçi arkadaş dalından topladı. Buyurun afiyet olsun dedi.
Tebessüm ederek, ağacı dikenin dikilmesine sebep olanın geçmişlerine rahmet diliyorum dedi.
Yemek sonrası onların mesaisi başlamak üzereydi, teşekkür ederek yanlarından ayrıldım.
Anılarımı tazelemek için dut ağacıma doğru yürüdüm. Gövdesine yaslandım geride kalan o
hüzünlü günlerini ve bu gününü anımsarken gölgesinde bir müddet soluklandım.
Başımı yukarı kaldırdığımda, suya, toprağa, güneşe ve özgürlüğe kavuşmuş olmanın mutluluğu
edasıyla atlas yeşili yaprakları arasından sızan ışığın şavkında mor ve beyaz dutların gülümsediklerini
gördüm. 050216mcicek