90'baharının ilk aylarından itibaren, her bahar yaşlanarak ömrüme devam ediyorum.Çocukken annemin bakkala giderken elime tutuşturduğu 'alınacaklar listesi' kağıdının arkasına sözler yaza yaza yazıyla haşır neşir olmuşum ben, yazarken bir yandan x markalı boyalı sular içmişim, şimdi en azından kahve içiyorum.Kapalı havalarda kahve içmek ve yazı yazmak dışında bir de uyuyorum. Hayatı sevdiğim doğrudur fakat biri yanına hayattan her daim bıkabileceğimi de eklemeli.Yolculukları severim. Bir yere varmaktan öte, varana kadar geçirilen süreyi sahiplenme fikrini hep daha fazla tercih ederim.Uzun bir zamandır Ankara'da yaşıyorum. Gazetecilik okumanın verdiği grilikle karışık tuhaf bir sebebim var; bir gün bu şehirden çekip gittiğimde adını bile aklıma getirmem dediğim parklarını bile özlemeliyim. İrili ufaklı planlarım var yakın gelecekte. Çoktan seçmeli sorular gibiyim, içimde cevaplarımı taşıyorum, bunu bilerek yaşamanın verdiği kasvetle aslında her yeni güne biraz daha samimi uyanıyorum. Alışkınım hayallere...

'Merhaba ben düş zengini' Böyle anlatırım kendimi. Ve devam ederim; 'Evet zenginim ama boşa istemeyin, ancak; çocukluğumu verirseniz bana, bozdururum düşlerimi...' Der geçerim...