0
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
729
Okunma
İz sürdüğüm yılları zamanla sarartır nem.
İnsanoğlu mazisiyle kendisini oyalar.
Hasretin rüzgârıyla anılar dönem dönem,
Azgın dalgalar gibi hafızamızı yalar.
Ne zaman ki; dostlarla bir masada otursak;
Mazinin torba ağzı birdenbire sökülür.
Hatırlanan adların hatırlarını sorsak;
Kristal şişelerden masalara dökülür.
Bu akşam şarap gibi köpürttük tüm geçmişi,
Karşımda altmışını geçmiş bir delikanlı.
Sıraya dizdik bir bir yenmişi ve içmişi;
Gördük ki o günlerin anısı hala canlı.
Kim kimi sevmiş ise, kim kimi dövmüş ise,
Dökülür orta yere sır olmuş bütün sırlar.
Kim kimi gücendirmiş, kim kime sövmüş ise,
Bu gece bu masada, acıtmıyor nasırlar.
Yapıştıkça dudağa nargilenin sorgucu,
Sis basmış hafızada kanlanır hatıralar
Coşari’nin elinde kalemin yorgun ucu
Kağıtları çizdikçe, canlanır hatıralar.
İbrahim COŞAR