“köyceğiz çarşısında
bir çatal soğanlı piyaz
bir çatal sıcak yuvarlak cız bız köfte..”
diyor çetin altan usta

bir de
“..ve gülkurusuna dönüşürken sandras dağları
ülke sorunlarını düşünmenin anlamı mı var?”
diye soruyor

siz ne dersiniz bu hususta ülkemin suskun çoğunluğu
ne dersiniz?

hrant dink’in ölmemesini mi
yoksa sıcak ve yuvarlak cız bız köfteleri mi yeğlersiniz?

gözü dönmüş ırkçılar
kafatasçılar
geçen yüzyıldan kalma aruzcular
salyalı küfürler içinde
hırlarken özgür düşünceye
hümanist saf sevgiye
ve kaldırımlardaki kan kokusu sinerken
ülkeyi karartan menhus geceye
siz cız bız köfteler mi yersiniz
yoksa beyaz bere mi giyersiniz
ne dersiniz?

türküm doğruyum çalışkanım diye bellettik yıllardır
kinciyim ırkçıyım düşmanım katilim diye yankılanıyor
köşeli kafaların izbe dar dehlizlerinde..
her tarafınız milliyetçi olsa bre gafiller ne edersiniz
sürünmekten öte kuduz kurtların salyalı kanlı ayak izlerinde
ve kalleş ve korkak cinayetlerin peşinde gidersiniz

ancak
küfür kâfir eşliğinde ve kanlı dişlerinizde güvercin artıkları
çiğ köfte yersiniz

benim derdim aslında suskun çoğunluğu ülkemin
sizler değilsiniz

yavaş
sessiz
tepkisiz çoğunluğu ülkemin
hâlâ öylesine tepkisiz ve hissiz misiniz?
nerelerdesiniz?
ne dersiniz?

sırayla bu işler bilesiniz
bir gün size doğrulacak namlular
sizler susmaya devam edin anlaşılmaz bir aymazlıkla
elli bir oynamaya devam edin
aman soğumasın minderleriniz
iyi edersiniz

emniyetsiz emniyete
derinlerde boğulmuş devlete
geliyorum diye bağıran kıyamete bakıp da konuşmayan
sessiz çoğunluğu ülkemin
size soruyorum size
dinler misiniz?

artık
apronlarda deve mi kesersiniz
mercedesten balyozla çıkabilenleri mi izlersiniz
yoksa oturup da bir kaldırım köftecisinde
soğanlı piyazdan bir çatal
cız bız köfteden bir çatal mı yersiniz?

çetin usta hem köfteleri yiyor
hem düşünüyor
diyeceğini diyor

ece temelkuran da
yılmaz özdil de
can dündar da
bekir coşkun da
melike ilgün de
kıyısından köşesinden altuğ altıntaş da
sezgin yılmazer de
ben de
ama asıl olan sizlersiniz

ülkemin tepkisi ağır sessiz çoğunluğu
siz ne dersiniz?

çetin usta
köfteleri yedi bile
düşünüp yazmaya devam ediyor
köfteci mehmet’in çayını içerken

sandras dağlarında
koyulaşıyor gülkurusu renkler
güneş batıyor
suskun sessiz koyunlar ağıllarına dönmüş yatıyor
bunun sonucu mu çevremi kuşatan karanlık
ey suskun çoğunluğu ülkemin
duymuyor musunuz kan kokusunu kaldırımlarda
görmüyor musunuz bir güvercin düşmüş kanadı kırık
yatıyor

ses verin ne olur

bu kadar mı hissiz duyarsızsınız
ne dersiniz?
susmaya devam ederseniz
inanın ki çok ayıp edersiniz

böyle düşünüyorum
peki
siz ne dersiniz?

namlu yüzünüze döndüğünde
neylersiniz?

(1 şubat ’07)