6
Yorum
20
Beğeni
5,0
Puan
1751
Okunma

Dün
İstanbul’da idim şafakla
Martıları seyrettim usulca
Boğaz derdinde değillerdi
Aradım bir müddet o şiir perisini
Ayaz hafiften ısırır ne gam
Yaz aranmaz bu mevsim
Yaz dostum yaz sim sim
O Tarabya ki
Arabia misalidir bir vakit
Arızi bir durum kuşku yok ki
Her devir odaklanır bakışlarım da
Demini almamış zamanlar uzak dursun
Bir otel ki Tokatlıyan
Yeşilçam filmlerinin nazenini
Hangi Chevrolet, bilinmez kapısında
Dizeler ki
Burnu kaf dağında görünmüyordu
Kireçburnu’ndan izlenen, bir gizli cihandı
Acep hangi duyguları barındırırdı?
Yağan kar da arıtmadı
Bu arsız gönülden dökülen nağmeleri
Hangi nazenin hisler uyanır gönlümde?
Bir canlı cenaze Sarıyer’de
Yudumladığım bir fincan salep
Hangi duyguların nefaseti her yudumda acep?
Eski Ferah sineması neyin nişanesi bu dem?
Kırık dökük anılar mı hemhal olur?
Oysa bir cenazedeyim
Sarıyer Camiinde bir öğle vakti
Karşımda bir odun fırını
Pişirmesi beklenir hamhalat duyguları
Defnettik bir yaşlımızı da
Defettim mi dünyevi duyguları?
Bir tabut omuzlarda
Bir ümidim aile mezarlığında
Yağan kar umulur ki arıtır
Bu arsız gönlün sızılarını.
L.T.
5.0
100% (17)