4
Yorum
3
Beğeni
5,0
Puan
1590
Okunma

Taşınan onca kül duman
Kanadın kırdı çocukların
Yıkık duvarlar arasından
Misket yerine boş kovan toplayıp
Güneşe sıkıyor gülüşlerini
Şehri cehennemin kıyısından
Babil de akşam mezesi güneş
Şarap dersen elçi sunağından
Kan akıtır iklim deniz
Dört ayak mabedinden barışa
Ve hebadır yaşam
Mevtası ağır ölüm ardından
Sustu zaman
Vuruldu saatler kurudu nefes
Vurulduk ey halkım şakağımdan
Kabrin başında kanlı mevtam
Bırakın bari umutlar yaşasın
Bir beyaz gölgeyim şimdi ufukta
Ey şehir nakışlım
Bu günde yüzüm cılk yara
İrin ağlar Fırat avuçlara
Dicle gaz lambasında tezek kokar
Şakaklara kır yağar gazeller
Kar tutar ütopya yanar harfler
Zaman öğütür alkışlar
Issızlığın kızgın değirmeninde
Eski bir öteki akşamüstü
Başaklar kördüğüm çalar acıya
Kibrite tutuşur gece
Kana boğulur elçisi barışın
NoT: Diyarbakır baro başkanı TAHİR ELÇİ’ye yazılmıştır.
5.0
100% (3)