Okuduğunuz
şiir
19.12.2015 tarihinde günün şiiri olarak seçilmiştir.
PEYGAMBERSİZ DİN OLMAZ
Kâlûbelâ zamanı elestdeki verdiği Sözlerinden cayanlar peygambersiz din olmaz. Delilin nedir dersen; işte, “Vedâ Hutbesi”? Kur’an; yeter diyenler peygambersiz din olmaz.
Ne olursun sen olma ayakları ilk kayan Bu kervana katılıp yanlış fikirler yayan “Diyalog” ad altında son Resul’ü yok sayan Ehl-i küfre uyanlar peygambersiz din olmaz.
Başına sarık sarsa sırtına cübbe giyse Hiç kılavuz ister mi görünen doğru köyse? Boşuna uğraşmayın Müslim/müşrik her neyse Duyun baylar/bayanlar peygambersiz din olmaz!
Kurtuluş arıyorsan Hak/hakîkat dirlikte Her şeylerin anası her zaman ve hep ilkte Câhilâne şekilde hurafeyle birlikte Bidatları yayanlar peygambersiz din olmaz.
Dini yafta altında işiniz yalan/dolan Bal diye sunduğunuz çok zehirli bir polen Fîlî, kavlî, takrîrî, ikinci delil olan Sünnetlere kıyanlar peygambersiz din olmaz...
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Kitabımız Kur'an-I KERİM Dinimiz İslâm HAKK din ALLAH tarafından , bir peygambere vahyedilmiştir .Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) ile peygamberler zinciri sona ermiştir .
Peygamberimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v)
Peygambersiz din olmaz elbette
Kutluyorum güne düşen Şiirinizi
VEDÂ HUTBESİ
(9 Zilhicce l0 H./8 Mart 632 M. Cuma)
Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.s.) Vedâ haccında, 9 Zilhicce Cuma günü zevâlden sonra Kasvâ adlı devesi üzerinde, Arafat Vâdisi'nin ortasında 124 bin Müslümanın şahsında bütün insanlığa şöyle hitab etti:
"Hamd Allah'a mahsustur. O'na hamdeder, O'ndan yardım isteriz. Allah kime hidâyet ederse, artık onu kimse saptıramaz. Sapıklığa düşürdüğünü de kimse hidâyete erdiremez. Şehâdet ederim ki; Allah'dan başka ilâh yoktur. Tektir, eşi ortağı, dengi ve benzeri yoktur. Yine şehâdet ederim ki, Muhammed O'nun kulu ve Rasûlüdür."
"Ey insanlar! Sözümü iyi dinleyiniz! Bilmiyorum, belki bu seneden sonra sizinle burada bir daha buluşamayacağım. İnsanlar! Bugünleriniz nasıl mukaddes bir gün ise, bu aylarınız nasıl mukaddes bir ay ise, bu şehriniz (Mekke) nasıl mübarek bir şehir ise, canlarınız, mallarınız, namuslarınız da öyle mukaddestir, her türlü tecâvüzden korunmuştur. Ashabım! Muhakkak Rabbinize kavuşacaksınız. O'da sizi yaptıklarınızdan dolayı sorguya çekecektir. Sakin benden sonra eski sapıklıklara dönmeyiniz ve birbirinizin boynunu vurmayınız! Bu vasiyetimi, burada bulunanlar,bulunmayanlara ulaştırsın. Olabilir ki, burada bulunan kimse bunları daha iyi anlayan birisine ulaştırmış olur.
Ashabım! Kimin yanında bir emanet varsa, onu hemen sahibine versin. Biliniz ki, faizin her çeşidi kaldırılmıştır. Allah böyle hükmetmiştir. İlk kaldırdığım faiz de Abdulmutallib'in oğlu (amcam) Abbas'ın faizidir. Lakin anaparanız size aittir. Ne zulmediniz, ne de zulme uğrayınız.
Ashabım! Dikkat ediniz, cahiliyeden kalma bütün adetler kaldırılmıştır, ayağımın altındadır. Cahiliye devrinde güdülen kan davaları da tamamen kaldırılmıştır. Kaldırdığım ilk kan davası Abdulmuttalib'in torunu Iyas bin Rabia'nın kan davasıdır. Ey insanlar! Muhakkak ki, şeytan şu toprağınızda kendisine tapınmaktan tamamen ümidini kesmiştir. Fakat siz bunun dışında ufak tefek işlerinizde ona uyarsanız, bu da onu memnun edecektir. Dininizi korumak için bunlardan da sakınınız. Ey insanlar! Kadınların haklarını gözetmenizi ve bu hususta Allah'tan korkmanızı tavsiye ederim. Siz kadınları, Allah'ın emaneti olarak aldınız ve onların namusunu kendinize Allah'ın emriyle helal kıldınız. Sizin kadınlar üzerinde hakkınız, kadınların da sizin üzerinizde hakkı vardır. Sizin kadınlar üzerindeki hakkınızı; yatağınızı hiç kimseye çiğnetmemeleri, hoşlanmadığınız kimseleri izniniz olmadıkça evlerinize almamalarıdır. Eğer gelmesine müsaade etmediğiniz bir kimseyi evinize alırlarsa, Allah, size onları yataklarında yalnız bırakmanıza ve daha olmazsa hafifçe dövüp sakındırmanıza izin vermiştir. Kadınların da sizin üzerinizdeki hakları, meşru örf ve adete göre yiyecek ve giyeceklerini temin etmenizdir. Ey mü'minler! Size iki emanet bırakıyorum, onlara sarılıp uydukça yolunuzu hiç şaşırmazsınız. O emanetler, Allah'ın kitabı Kur-ân-i Kerim ve Peygamberin sünnetidir. Mü'minler! Sözümü iyi dinleyiniz ve iyi belleyiniz! Müslüman Müslüman'ın kardeşidir ve böylece bütün Müslümanlar kardeştirler. Bir Müslüman'a kardeşinin kanı da, malı da helal olmaz. Fakat malını gönül hoşluğu ile vermişse o başkadır. Ey insanlar! Cenab-ı Hak her hak sahibine hakkını vermiştir. Her insanın mirastan hissesini ayırmıştır. Mirasçıya vasiyet etmeye lüzum yoktur. Çocuk kimin döşeğinde doğmuşsa ona aittir. Zina eden kimse için mahrumiyet vardır. Ey insanlar! Rabbiniz birdir. Babanız da birdir. Hepiniz Adem'in çocuklarısınız, Adem ise topraktandır. Arabın Arap olmayana, Arap olmayanın da Arap üzerine üstünlüğü olmadığı gibi; kırmızı tenlinin siyah üzerine, siyahın da kırmızı tenli üzerinde bir üstünlüğü yoktur. Üstünlük ancak takvada, Allah'tan korkmaktadır. Allah yanında en kıymetli olanınız O'ndan en çok korkanınızdır. Azası kesik siyahî bir köle başınıza amir olarak tayin edilse, sizi Allah'ın kitabi ile idare ederse, onu dinleyiniz ve itaat ediniz. Kimse kendi suçundan başkası ile suçlanamaz. Baba, oğlunun suçu üzerine, oğlu da babasının suçu üzerine suçlanamaz. Dikkat ediniz! Şu dört şeyi kesinlikle yapmayacaksınız:
- Allah'a hiçbir şeyi ortak koşmayacaksınız. - Allah'ın haram ve dokunulmaz kıldığı canı, haksız yere öldürmeyeceksiniz. - Zina etmeyeceksiniz. - Hırsızlık yapmayacaksınız. İnsanlar! Yarın beni sizden soracaklar, ne diyeceksiniz? " Sahabe-i Kiram birden söyle dediler:
"Allah'ın elçiliğini ifa ettiniz, vazifenizi hakkıyla yerine getirdiniz, bize vasiyet ve nasihatte bulundunuz, diye şahadet ederiz!" Bunun üzerine Resul-i Ekrem Efendimiz (S.A.V.) şahadet parmağını kaldırdı, sonra da cemaatin üzerine çevirip indirdi ve söyle buyurdu:
"Şahit ol yâ Rab! Şahit ol yâ Rab! Şahit ol yâ Rab! "
Ayrıca web sitemizde bulunan "Peygamberimizin Hayatı" adlı eserin"X-Hicretin Onuncu Yılı" bölümünde yer alan "Veda Haccı" konusuna da bakabilirsiniz.
kaynak : Diyanet İşleri Başkanlığı
selâmlar
saygımla
.
YAŞAYANKELİME tarafından 12/20/2015 11:33:18 AM zamanında düzenlenmiştir.
Alp Aldatmaz bey uzun bir zamandır din sosyolojisi, mealler ve tefsirler üzerine kafa yoru-yorum.
Yaptığım katkı yorumda da belirtmeye çalıştığım gibi ve pekiştirme amaçlı söylersek; bence Birtengri'nin yalavaçlara ihtiyacı yok.. bu ilahi ve ana bir ilkedir demeye devam edeceğim.
Açıklamanın açıklaması şu oluyor.... Birtengri'nin söz konusu olduğu yerde, yalavaç ve kitap talidir.
Bu şundan da bellidir ki, bozuldukça yeni(lenmiş) dinler, yalvaçlar ve kitaplar inmiştir.
Birtengri dünya ve uhra.. ulum ve alem-i esas, müesses ve münezzehtir.
Bu, yalavaçlık kurumu yok demek.. deizm-teizmi anlamına da gelmiyor.
Üçüncüsü bunlarla çok ilintili olduğu için, "sünnet" diye bir kavramın olmamasına dair yazılan bir tez oluyor.
Dünya da öyle "yalan dünya" filan değildir !...
Bu üç sac/ayak üzerine duran bir din de değil İslamiyet, üstelik.
Yani "Peygamberin sünneti" diye bir olgu.. havarilik, rabbilik (oganlık-hahamlık) gibi benzeri kurumlar da yok...
Allah'ın ilahi yasaları olmak anlamında "Sünnetullah" kurum, kuram ve kavramı var.
Peygamberler yaşarken, yani ilk ve o vakte elan dönemsel olarak söylüyorum.. ne sünnet var, ne sınıf.. eşitler arasından seçilmiş bir üst otorite yalavaç-idariyet var.
Elçi ve nebi, resul, yalavaç Birtengri'nin hadimi, görevlisi oluyor.
Dünyanın yalan olması ise, "yalan dünya"daki yaşam süreci esnasında, aslında hiç te öyle üst yapısal ve ekonomist içerikli olmayıp, sınıfi olan bir insani mukayesel sınavlar bağlamındadır.
Yani bu durum, bir sınıfın diğer bütün sınıflar üzerinde tahakküm ve hakimiyeti hegemonyasıyla doğru orantılı angaryal yönetilenliğini de birlikte getiriyor.
Zihniyet, ardılı pratik ve öncülü teorik bir bütünlükledir.. teoriyi, yani nazariyeti bozunca; kulun, yalavaçın ve Birtengri'nin birbirine olan nazarları da kayıyor. kaydıran ahbar ve ruhbandır.
Yapmak istediğim kaba bir tevhid-i yeterliliği olan bir dini fiiliyat ve ameliyatı önermek olmuyor.
Ya da sizin belirttiğiniz gibi; şamanik, toyinist arası bir Türki renk tonajda hanifilik...
İslamiyet'in referansı, kendisi Birtengri'dir.. Allah'tır.
Diğer dinlerin de öyle.. referansların yalavaçlara, rabbi ve oganlara, havarilere, halef-selef kurumuna kayması bunlarla ilgili olup, dinleri Emevizim, Ortodoksi, Evanjelizm ve İsrailiyat hetorodoksalitesi tekeline sokuyor.
Bunun yanında, diğer dünyevi şeyleri de (altın-dinar-rant kaynaklı din statüsü) kendine yontar bir zihiyetle gelişen bir yönetsel din dejenerizmi görüyoruz.
Yalavaçın bizatihi yönetselliği döneminde ısrarla kaçındığı şeyleri, ondan en az iki yüz elliyıl sonra ve kendilerinin onun temsilcisi oldukları ve kendilerine yetki devri yaptığını söylemekle işe başlıyorlar.
Öyle ki, tali temsilicilik ve aracılık-elçilik dizgesindeki ölçüyü kaçırmak, tutturamamak ve dengelemeye çalışayım derken ve güya onun adına (Birtengri ile hiyerarşik sınırları kaybolan Elçilik gibi anlayın) açıklama yapma had bilmezliğine varmak oluyor.
Hadisler, sünnet, halef ve seleflik ve emir-ül mümininlik müessesi ve dizgesi gibi...
Kur'an kaynaklı olma, ama onu ve amacını aşan ve onun adına yeni bir zulüm yönetimi vucuda getiren, bir sürü safsata.. tali ve sani hatta sali ve rabian yönetim sultası ortaya çıkıyor...
İbrahimi dinlere, dinler arası diyaloga, Evangelist- Eş'arist, Tekfirci yapıya ve bu sürüyle birlikte tüm surat-i Hak'tan(!) ses verenlere kızanlar, din de bunlara yol açanlığa ve anlattığım bidat argümanlara baksınlar.
Ahbarlık ve ruhbanlığı tekrar sorgulasınlar.
Birtengri akıl vermiş, tahkikle de ibadidir, ibahi değil...
Bu işlem, hep sapmaları ve tutarsızlıkları görmekle işlevsel oluyor.. insan aklı ve tahkiki, her kim ki buna karşı çıkar "aklını kullanmayanların üzerine sayhalar ve pislik yağar" gerçeğiyle tepesindedir.. halen ve elan tepemizdedirler.. bakan görür !
Esenlikler dilerim konu ilerlerse, aczane katkılara devam ederiz...
Göktürkmen tarafından 12/20/2015 11:50:41 AM zamanında düzenlenmiştir.
Değerli Alp bey, şikayet ettiğiniz konuda size hak verdiğimi belirtebiliyorum.
Ama, benim normalde var olan klavye kekemliğim, bu küçük kutuda yazdıklarımı makro görememe sıkıntısı nedeniyle daha da depreşiyor.
İmla ve yazı yerleşim planı tamgörüsüzlüğündendir diyebiliyorum.
Nedenini ben de bilemiyorum, ama yıllarca F klavye kullanma sabitfikri ve bilinçaltından olabilir.
Sizden ricam, yazışmalardan haberdan olmanız için buraya bildiri gelecek kadar kısa ve hatsız yazabileceğimi söylemek..
Çünkü, uzun ve tafsilatlı yazdığım zaman, gereken imla ve anlamsal ifade ve yanlışları düzeltmek gerekecek . Bu da benim açımdan,, "düzletme butonu" olan yeri kullanmak durumunda kalmayı gerektirecek...
Bilgi vermiş oluyorum... Bu nedenleçok özür dilerim.
Göktürmen bey, ayri yeni bir yorum mesaji yazdiginiz zaman, bize bildiri gelmiyor. Yani ben bu yorumu yazdiginizi, kendim inisyatif kullanarak bu siire tekrar ugrayarak tesadüfen görebildim. O yüzden keske önceki yorumunuzun cevap bölümüne yazsaydiniz, daha erken okumus olurdum.
Yazinizi okudum, herseyi anladigimi söylersem eger yalan olur, çok zorlandigim kelimeler var yer yer, iyice anlamaya çalistim birkaç kere okudum.
Benim sizin önceki yorumunuza verdigim cevap haricinde, birde saire yazdigim yorum vardi, o yoruma bakarsaniz eger, ben sizin de ifade ettiginiz bir hususu özellikle belirttim. Peygamberimizin birçok icraati ve sözleri bilerek unutturulmustur.
Bu demektir ki, nasil ki birileri bazi hadislerin peygamber sózleri olmayip sonradan hadis diye sokuldugunu iddia ediyorsa, önemli bir iddia'da odur ki; Sóylemis oldugu sözlerden ve icaraatlarindan da unutturulanlar mevzubahistir.
Ben peygamberimizin Türkler hakkinda 3 bin 5 binden fazla söz sóyledigine, hatta çok daha özel telkinlerde bulunduguna, Allah'in varligina birligine inandigim kadar inaniyorum. Fakat Türk düsmanlarinin, haset olanlarin ve bilumum sebeplerle bu hadislerin unutturuldugunu yok edildigini kayit edilmedigini düsünüyorum.
Örnegin Divan'i Lugati't Türk'te Kasgarli Mahmut'un aktardigi; Türkçe ögrenmenin vacib oldugu hadisi. Bu hadisi kütübü sidde'de bulamiyoruz fakat kütübü siddeyi yazanlar, Kasgarli Mahmut'la çagdas ve emsal olduklari halde, onun arastirmaciliginin binde birine bile imza atmamislardir, yine de Buhari kaynak kabul edilir, Kasgarli Mahmut edilmez. Ben de buna yanarim.
Değerli Alp bey, şikayet ettiğiniz konuda size hak verdiğimi belirtebiliyorum.
Ama, benim normalde var olan klavye kekemliğim, bu küçük kutuda yazdıklarımı makro görememe sıkıntısı nedeniyle daha da depreşiyor.
İmla ve yazı yerleşim planı tamgörüsüzlüğündendir diyebiliyorum.
Nedenini ben de bilemiyorum, ama yıllarca F klavye kullanma sabitfikri ve bilinçaltından olabilir.
Sizden ricam, yazışmalardan haberdan olmanız için buraya bildiri gelecek kadar kısa ve hatsız yazabileceğimi söylemek..
Çünkü, uzun ve tafsilatlı yazdığım zaman, gereken imla ve anlamsal ifade ve yanlışları düzeltmek gerekecek . Bu da benim açımdan,, "düzletme butonu" olan yeri kullanmak durumunda kalmayı gerektirecek...
Bilgi vermiş oluyorum... Bu nedenleçok özür dilerim.
Göktürmen bey, ayri yeni bir yorum mesaji yazdiginiz zaman, bize bildiri gelmiyor. Yani ben bu yorumu yazdiginizi, kendim inisyatif kullanarak bu siire tekrar ugrayarak tesadüfen görebildim. O yüzden keske önceki yorumunuzun cevap bölümüne yazsaydiniz, daha erken okumus olurdum.
Yazinizi okudum, herseyi anladigimi söylersem eger yalan olur, çok zorlandigim kelimeler var yer yer, iyice anlamaya çalistim birkaç kere okudum.
Benim sizin önceki yorumunuza verdigim cevap haricinde, birde saire yazdigim yorum vardi, o yoruma bakarsaniz eger, ben sizin de ifade ettiginiz bir hususu özellikle belirttim. Peygamberimizin birçok icraati ve sözleri bilerek unutturulmustur.
Bu demektir ki, nasil ki birileri bazi hadislerin peygamber sózleri olmayip sonradan hadis diye sokuldugunu iddia ediyorsa, önemli bir iddia'da odur ki; Sóylemis oldugu sözlerden ve icaraatlarindan da unutturulanlar mevzubahistir.
Ben peygamberimizin Türkler hakkinda 3 bin 5 binden fazla söz sóyledigine, hatta çok daha özel telkinlerde bulunduguna, Allah'in varligina birligine inandigim kadar inaniyorum. Fakat Türk düsmanlarinin, haset olanlarin ve bilumum sebeplerle bu hadislerin unutturuldugunu yok edildigini kayit edilmedigini düsünüyorum.
Örnegin Divan'i Lugati't Türk'te Kasgarli Mahmut'un aktardigi; Türkçe ögrenmenin vacib oldugu hadisi. Bu hadisi kütübü sidde'de bulamiyoruz fakat kütübü siddeyi yazanlar, Kasgarli Mahmut'la çagdas ve emsal olduklari halde, onun arastirmaciliginin binde birine bile imza atmamislardir, yine de Buhari kaynak kabul edilir, Kasgarli Mahmut edilmez. Ben de buna yanarim.
Zamanın bazı! Hocaları na(Sözüm ona) çok güzel bir ders vermişsiniz!Değerli Şair Üstad.Maalesef bazı cemaatlerde Dinler arası diyalog safsatası ile bizleri ayrıştırma cüretine kadar geldiler.Ammaa Allah u Teala Dinimize ve Sevgili Peygamberimiz(Sallahu Aleyhi Vesellem) efendimize sahip çıkacaktır.Ayeti Kerime de ne diyor(Ali İmran) Yaradan. inne ed dîne inde âllâhi el islâmu.(Allah indinde din İslamdır.)Bu kadar basittir. Yüreğiniz dert görmesin inşalla.Selam ve dualarımla.
Siirin konusu mesaji güzel, daha dün "ehli kitapla amentuda ittifakimiz var" diyen güruh ile beraber yürüdük biz bu yollarda diyenlere de bir gönderme yapmis olalim. Peygambersiz din olmaz sözü ne kadar dogruysa, peygamberimizi bugün bize oldugundan farkli veya eksik aksettiren kaynaklara da bir o kadar teessüf etmek geregi de dogrudur. Peygamberimizin bazi icraat ve sözlerini bilerek unutturanlari da analim, Allah onlari bildigi gibi yapsin.
Neden Birtengri'nin saygın yalavaçlara ihtiyacı oluyor?
Soruyu böyle sorunca; sizin cevaplarınız izaha muhtaçlık arz ediyor.. yine neden dünyadaki yaşamsal eylemlerden dolayı, öbür tarafa ölçü ve belge olan bu dünyaya yalan diyoruz, cevaba sormuyorum, soruyu.
Soruya soru sormuş oluyorum, cevaba sormadığım için kasıt ve garez aranmamalı.. hatta böyle bir forum başlığı açmak istedim onay çıkmadı çıkmasını da beklemiyordum, son derece normaldir...
Elest (-i bezm), Sünnet(ullah), İbrahim yalavaç örneğinden yola çıkarak; akılla Allah'ı ve dinini bulmak veya bulmamak ayrımına fukahavi öneri olan "ehl-i sünnet ve cemaat " rotasıyla bakmaya ve Birtengri mevzubahisse, yalavaçlar dahil hiç bir şey onun yanında önemli değildir şeklinde akıl yürütmüş oluyorum.
İbrahimi protestan dinciler ve gavur icadı ılımlı ve radikal müslüman tiplerle, islam gibi islam iddialı polemikleri olan biriyim.
Bu sorularla akli ve tahkiki dairede kaldığım acziyetiyle, güzel ve güne gelen şiirinizi kutluyorum.
Esenlikle...
Göktürkmen tarafından 12/20/2015 12:22:13 AM zamanında düzenlenmiştir.
Göktürkmen, zaten yürütmüs oldugun fikre kimse yanlis diyemezki. Ibrahim Suresi 4.ayeti yine de bir oku. Okuduktan sonra hala ayni fikiri yine yürüt, ama bunu Kuran'la çelismek için degil, hangi yalvaç veya birden fazla ise hangi yalvaçlar Türklere gönderilmisti seklinde bir arastirici bab'da yürütmüs ol diye naçizane tavsiye ederim.
Eskiden büyükler espiri yapardi zaten, derlerdi ki; Ötüken'de bizim atalar otururken milattan önce 48 binlerde, akin yapmis gelmisler saga sola ve bol ulca(ganimet) alip, sonra av yapmaya gitmisler, sonra güres tutusmuslar, at yaristirmislar, kargi sançmis, ok atismis, oglak kapistirmis, cirit atmis, fakat hala birsey eksik derken... o ruh hali ile bozkirda uzanmislar.
Sonra bir Alp demiski; Buldum... Buldum demis...
Digerleri sormuslar, ne buldun?
Alp demis; Eksik olan seyi buldum, hayatimizdaki eksigi buldum.
Nedir peki buldugun demisler. Tanri'yi buldum demis. Bir Tanri var evet evet Tengri var, Ülgen olan herseyi gözeten, bizi var eden...
Türklerin yalvaçsiz dahi hanif olacagina eminim benim fikrim, fakat ibrahim suresi 4.ayet'e bakilirsa bize de 1 veya birden fazla yalvaçlar gönderilmis, hemde Türkçe konusan anlatan...
Göktürkmen, zaten yürütmüs oldugun fikre kimse yanlis diyemezki. Ibrahim Suresi 4.ayeti yine de bir oku. Okuduktan sonra hala ayni fikiri yine yürüt, ama bunu Kuran'la çelismek için degil, hangi yalvaç veya birden fazla ise hangi yalvaçlar Türklere gönderilmisti seklinde bir arastirici bab'da yürütmüs ol diye naçizane tavsiye ederim.
Eskiden büyükler espiri yapardi zaten, derlerdi ki; Ötüken'de bizim atalar otururken milattan önce 48 binlerde, akin yapmis gelmisler saga sola ve bol ulca(ganimet) alip, sonra av yapmaya gitmisler, sonra güres tutusmuslar, at yaristirmislar, kargi sançmis, ok atismis, oglak kapistirmis, cirit atmis, fakat hala birsey eksik derken... o ruh hali ile bozkirda uzanmislar.
Sonra bir Alp demiski; Buldum... Buldum demis...
Digerleri sormuslar, ne buldun?
Alp demis; Eksik olan seyi buldum, hayatimizdaki eksigi buldum.
Nedir peki buldugun demisler. Tanri'yi buldum demis. Bir Tanri var evet evet Tengri var, Ülgen olan herseyi gözeten, bizi var eden...
Türklerin yalvaçsiz dahi hanif olacagina eminim benim fikrim, fakat ibrahim suresi 4.ayet'e bakilirsa bize de 1 veya birden fazla yalvaçlar gönderilmis, hemde Türkçe konusan anlatan...
HANİFİ HOCAM SİZİN NE DEMEK İSTEDİĞİNİZİ ANLIYORUZ ZATEN KURAN ALLAH TARAFINDAN GÖNDERİLİP VE ELÇİNİN AĞZINDAN BİZE ULAŞAN BUYRUKLAR. ALLAH BUNUN TAM OLDUĞUNU; EKSİĞİ OLMADIĞINI SÖYLÜYOR. PEYGAMBERİMİZ KURANI YAŞAMIŞ. HİÇ KURANA TERS DÜŞECEK ŞEYLER SÖYLER Mİ. BİZE DÜŞEN, ALLAH AŞKINA, KURANDA ALLAH'IN DEMEDİĞİ ŞEYLERI, ELÇİNİN AĞZINDAN ÇIKMIŞ GİBİ YAPIP, YAHUDİLERİN TEVRATI TAHRİP ETMESİ GIBI, KURANA UYMAYAN SÖZLERİ PEYGAMBERİMİZE MALETMEK TEHLİKELİDİR. PEYGAMBERSİZ DİN Mİ OLUR. AMA PEYGAMBERİN DEDİĞİ KESİN OLMAYAN VE KURANA TERS OLAN ŞEYLERİN ŞERRİNDEN ALLAHA SIĞINIRIM. SONUÇ OLARAK, KURANIN BİR HARFİ DEĞİŞMEMİŞTİR. PEYGAMBERİMİZ KURANA TERS ŞEY SÖYLEMEZ. BİRİLERİ SÖYLETTİRMİŞSE, KURAN BUNUN HAKEMİ OLMASI LAZIM. KURANDAN BAŞKA SÖZE Mİ İNANACAĞIZ.
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.
Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.