...ve sen
bir yudum toprak gibi geldin
aklım, kalbim ve ruhum diyarına

hani! habersiz konuşmalarımız vardı
yarın, dün ve bugün bahsi
şimdiyse
biliyorum ve biliyoruz
biz olmaktan telaşımız

sahi sevgilim
hangi gökyüzü kayığına binip gitmiştik
yeraltı sularından
ayın hangi tarihi hangi mevsimiydi dünyanın
en çokda hatırladığın gibi hatırlamazsın bilirim..
olsun..
sevebileceğim sendin sen olduğun halinle
senli haller var zaten aklımın her semtinde

umursamazlıklar sunuyorsun bazı anlarda
parmaklarıma dolanan parmakların arasında
ya da
avuçlarımın sevdası avuçlarınla
ben duyuyorum

sense daha bilmezsin beni
haz etmem beklemekten
bekleyeceğim
kulak kesilmem her sedalı nefese
oysa her hecen ruhumun belleğinde

ey ikinci tekil kişi
gökyüzümsün gözlerinle
yüreğimsin yüreğinle

çizgilerim çizgilerinle şekillensin bırak
ve
öğle vakti yıldız ışıklarıyla
yahut ıhlamur kokularında
şiirler söyleşelim
kervansaray zamanlarında..
ben akşam sıcaklığı koyarım çayımıza
sen de denizlerden şekeri getiriver canım!

böyleyken böyle işte
hikayenin başı sonu ortası..
en iyisi hani oluru da varsa
evreni soğutacak rüzgar değmeden saçlarımıza
baharı yaşayalım damların karlı
bulutların ıslak zamanlarında...