Kâmilin gözü kalpte, imân da orda saklı. -Yiyip içip yat kalka- erer sırf câhil aklı; Tesbih elde din dilde, amel -görsünler- işi; Merkepten pek farkı yok, tek fark, iki ayaklı..!
Kederli, 26.10.2015 ……………………………………………………………………………………………………………… Allah’ı, araman ve sorman gerekmez; sen, önce aklının derdine bak..!
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
çok iyi ettin sesli düşündüğüne. Zaten birşeyler yazarsak, okuyucudan düşünmesini beklememiz gerekir. Okur da; itirazlarını, karşıt görüşlerini çekinmeden yazabilmeli. Öyle ya; her insan, meseleye ayrı açıdan bakar.
Konuya gelince...
Allah, biz (ve alem) varız, diye mi O'nu var biliyoruz, yoksa; O var olduğu için mi biz(alem) varız? Bence, asıl soru burda.
Yaradılışımızın nedenini sorup öğrenmemiz ve ''biliyoruz'' dememiz olanak dışı. Her ne kadar da, kutsal kitaplar Tanrı'nın varlığı belirtilmiş olsa da; bu bizim bilmemizi sağlamaz, ancak; ''inanmamızı'' sağlar. Bu denli inanılması güç ve uçsuz bucaksız denilen bir alemin, akılalmaz bir nizam ve düzen içinde olması, aklıselim düşünen bir insan için ‘’olağanüstü bir manevi gücün var olduğu’’ saptamını ortaya koyar.
Yani; bizim Allah, Mevla, Tanrı, God isimleriyle nitelendirdiğim varlık, demek ki; alem yokken vardı.
Herşeye muktedir olduğuna inandığımız Tanrı'nın, alemi yaratma dileği gibi bir ihtiyacını mantıki ve felsefi açıdan değelendirelim.
Tanrı, alemi yaratmış ise, amacı neydi? Bizden herhangi bir beklentisi olamaz, keza; O herşeye muktedir. Yaratılmış isek, bizim bizim amacımız ne olmalı? Yaşamı düşünerek derleyen -insan- olarak, içinde yaşadığımız alemi -sırf Yaratan’ın hatırına- nasıl kullanmalıyız ki; varlığımızın bir anlamı olsun?
Konu aslında çok uzayacak, fakat ben şimdilik şöyle bağlamak istiyorum: Madem bu inanmılmaz alemi ve düzeni yarattı ve biz insanlar şuurlu olarak tüm güzellik, nizam ve düzeninin tadını çıkarıyoruz; o halde ilk sorumluluk ve görevimiz, halihazırdaki alemi, doğayı, canlı cansızı, en itinalı bir şekilde bu inanılmaz ilahi düzen içerisinde korumak olmalı. Keza; kurulmuş alem düzenini bozmaya, dağıtmaya zedelemeye, kırmaya vs. zerre kadar hakkımız yok, çünkü; sahibi değil emanetçisiyiz sadece. Neticede herşey, dönüp dolaşıp sahibine ulaşacaktır.
En başta; en az kendimize eşdeğer olan tüm insanlara –kim olursa olsun, hangi din dil ırka sahip olurlarsa olsunlar- saygı, sadakat, hürmet, koruma, sevme, yardım vb. hisleri ve girişimleriyle, Hatta; karaladığımız ve yerdiğimiz insanlara bile insanca davranarak... Benim görüşüm böyle.
Yunus Emre Hz. dediği gibi: Yaratılan’ı sevdim, Yaratan’dan ötürü... Esenlikle kalın, Yaratanla kalın. Saygı ve selamlar
Adnan hoca engelli galiba cevap veremediğine göre ;) Asıl soru şu olabilir mi (tasavvuf felsefesi açısından). Yine LA İLAHE. Bir o bir de yarattığı mı, yoksa sadece o mu? Bu sorunun cevabı vahdet-i vücut ve vahdet-i şühut açıklamalarıyla (gizli sır diyelim). Onun istediği diyelim akledebildiğimiz kadar sadece yaşamın devamı. Neslin devamını istiyor cinsel rüşvet vermiş, hayatta kalmamızı istiyor damak rüşveti vermiş vs. Ona rağmen bir şey yok. Yeniden ve daha iyisini yaratmaya kadir olduktan sonra. İnsan önemli değil. Saman yolu bile çocuk galaksi. Saygıyla
Adnan hoca engelli galiba cevap veremediğine göre ;) Asıl soru şu olabilir mi (tasavvuf felsefesi açısından). Yine LA İLAHE. Bir o bir de yarattığı mı, yoksa sadece o mu? Bu sorunun cevabı vahdet-i vücut ve vahdet-i şühut açıklamalarıyla (gizli sır diyelim). Onun istediği diyelim akledebildiğimiz kadar sadece yaşamın devamı. Neslin devamını istiyor cinsel rüşvet vermiş, hayatta kalmamızı istiyor damak rüşveti vermiş vs. Ona rağmen bir şey yok. Yeniden ve daha iyisini yaratmaya kadir olduktan sonra. İnsan önemli değil. Saman yolu bile çocuk galaksi. Saygıyla
"Allah’ı, araman ve sorman gerekmez; sen, önce aklının derdine bak..!"
Amacı ile yazımı farklı gibi. Şöyle dersem itiraz olur mu ki: Allah'ı bilen aklını da nefsini de bilir. Bu dini açıdan.
Yaradılışın gereği, zaten olandır. Allah'ın istediğidir :Ona rağmen ne olabilir ki . Bilmek zorunluluğu yok; ama adam gibi yaşamak görevimiz var diye düşünürsek .Yine biri çıkar adam gibi yaşamak için Allah'ı bilmek gerekir der ve dağ hacminde kitap yığar. Bu kez sesli düşündüm.
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.
Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.