1
Yorum
2
Beğeni
5,0
Puan
586
Okunma
beni nasıl bilirsiniz söyleyin
ardın sıra hiç bakmadan nereye
alıp dizinize destan eyleyin
çin seddinde taş yıkmadan nereye
hayalleri gerçek kılan sizdiniz
bir tespihe doksan dokuz dizdiniz
gün görülmez ıssız yolda izdiniz
sancaklarda gül kokmadan nereye
obalarda avlularda dağlarda
ortasından dere geçen bağlarda
bir araya gelip ıssız sığlarda
derinlere kök çakmadan nereye
bulutlardan rahmet değil kan düştü
sabır dedik yiğit düştü han düştü
yettim gardaş diyen sesler yan düştü
yıldırımlar can yakmadan nereye
kartal iken kargalara yem olduk
çakal diş bıraktı bir verem olduk
sabrı kabe bildik cehennem olduk
kör yaraya tuz dökmeden nereye
umut diye hasret sardım yavruya
kıta kıta düşler sardım kumruya
neler neler nakış sardım ebruya
kara gözden kan akmadan nereye
hele dersin gün devrilsin gelirim
karanlıkta nur kavrulsun gelirim
miraslardan toz savrulsun gelirim
daha yardan el çekmeden nereye
yetti gayrı gardaş kabristan ağlar
dağlar başı kara örtüler bağlar
dünyeviyim bir selama bin tuğlar
alpdağlara gök çökmeden nereye
5.0
100% (3)