6
Yorum
26
Beğeni
5,0
Puan
1681
Okunma

Tüm zamanlar eylülü gösteriyordu
Havadaki hüzün
Çiçeksiz ağaç dalları
Ve eylüle isyan eden
Sararmış yaprak yığınları
Karanlık bir duvarın dibine çöktü çocukluğum
Entarimin altına sakladığım ayaklarım büzüldü
Büzüldükçe küçüldü gözlerim gibi
Bir bayram sabahından kalma
Tütün kolonyası kokuyordu ellerim
İçimdeki acı ise asırlıktı
Tüm gecelerin karanlıklarını toplamıştı gözlerim
Kulaklarımda Vivaldi’nin ölümsüz bestesi mevsimler çalıyordu
Nereden geldiğini bilmediğim bir erguvan kokusu bastırdı ansızın
Ellerimdeki tütün kolonyasının kokusunu
Çocuklar geçiyordu önümden sıra sıra
Lastik ayakkabılı, kırmızı ruganlı
Şıpıdık terlikli, takunyalı çocuklar
Başımı kaldırdım gökyüzüne
Tanrı’m neden dedim, neden
Hani senin adaletin nerede
Sonra kendi ayaklarıma takıldı gözlerim
Çıplak parmaklarıma
Ve gökyüzüne tekrar bakarak
Hadi ayaklarımdan as beni gökyüzüne
Cezama razıyım dedim
Gök karardı birden
Yağmurlar boşaldı üzerime delirmişcesine
İrkildim
Bir duvar dibinde buldum kendimi
Ayaklarım çıplaktı
Aylardan eylüldü
Ve son yağmur damlaları
Kirpiklerimden düşerken yeryüzüne
Sıktığım avuçlarımın içinde
Binlerce çocuk vakitsiz öldü…