1
Yorum
2
Beğeni
5,0
Puan
1469
Okunma

Ekmiş umutlarını sonbahar
Bir yokmuşum doğmuşum
Varmışım doğurmuşum dargınlığımı
Açılmış gümüş kapılar
Erimiş hüzünlü karları
Ayak basamadığım dağlarımın
Ve ateş putların eski şehrindeyim ikisinde
Derken ilk isyan tek heyecan
Saplandı kalem hedefine on ikisinde elime
On beşinde terkisinde bir kamyonun
Sıtmalı sivriler gelincikle karşıladı Çukurova’da
Sonrası malumunuz
Bekledi vatanı sabrı sükûtum taş kışlada
Sürdü atını yirmili yaşın en güzel çağı
Geçti beş yüz elli gün ve sözde adamdık ya
Yirmi kalibrelikte ansızın mimledi hayat
Vurur ne yana dönsem zorbalığını
Boş vagonları taşırken umutlar
Dünümden yarına gün yüzüne habire
Baş kaldırışım yirmi beşlik aşklara öfkeli
Ağalığa direnişte işçilerle el ele
Sürer hayat otuzluk şarjör gibi
Doldur boşalt yapmakla
Ve şiire mivan zoraki şair yalnızlığı
Yamalanır tutkuyla sarı sayfalara
Öyküsü başlar sabahsızlığa iç karanlığın
Ki her gelen aşk çöpün döker viraneye
Oysa kendi çöpüm toplamaktan aciz bedenim
Ve cam şişede otuz beşliktir yedi tepe
Sırtlanır deli saltanatı
Kırkımda cefa çektirir hayal kahve
Alın tersiz tadı yok yaban ekmeğin
İçip mürekkebi şiir diye katıksız
Hala izine rastlayamadım hiçbir şairin
5.0
100% (1)