4
Yorum
8
Beğeni
0,0
Puan
2756
Okunma

Günlerden yaprak dökümü,
Aylardan hüzün
Eylül geldi yine;
Ne çok şey söylenir üstüne
Eylül bir kız saçları sarı
Kınalı parmaklara
Acımasız bir makas
Esen Sonbahar rüzgârı
Eylül düz yolda sivri bela
Ayağına takılan engel
Silindir gibi tanklar hâlâ
Ezerek geçiyor yolları
Bir canın ederi kaç kuruş
’Emret komutanım!’
Eylül zulme itaat, esas duruş;
Bir vuruşta düşen yaprak
Elde akrep silahlar
Eylül bir kuşatma
Dalından savruluş
Takır takır mermi boşaltma
Ah çocuk, ah delikanlı
Bilemezsiniz o günleri
Geçen yıllar,
Geçtiğimiz günler gibi kanlı
Hapishane avlusunda bir çınar
Dallarına her akşam
Cıvıl cıvıl serçeler konar
Uçar giderlerdi her sabah
Dört yanımız dört duvar
Hani kanatlarımız mı var
Kuş gelseydik dünyaya
Kanamazdık Eylül kadar
Hapishaneler tıklım tıklım
Eylül’ün dili yok;
Üç ayaklı darağacı
İşkencede kaybolup gitti aklım
Bir yanda cuntacı generaller
Bir yanda Erdal Eren
Onsekiz edip yaşını
Onyedisinde getirmişler kışını
Eylül haki rengi toprak
Eylül yere düşen yaprak;
Bak omuzlarda giden salına
Mümkün mü tutturmak dalına?!
Şaban AKTAŞ
31.08.2015
Fotoğraf: Şaban AKTAŞ