2
Yorum
5
Beğeni
0,0
Puan
1136
Okunma

’Su dökme ateşe, şeytan çarpar!’
derdi annem, beni de mi çarptı ne;
Tanrıların tanrısının oturduğu dağın
Eteklerinde başladı bu yangın
Dilinden ateş saçan
Ejderhaya benziyordu aşk!..
Çıngı çıngı sıçrayıp geceleyin
Sardı düşlerimin en uzağını
Alev alev iliklerime değin
Ateşiyle kendini yakan
Zehirini kendi tenine bırakan
Akrep miydi yoksa şehveti aşkın?!
Yoksa şimşek miydi aşk
Yankılanıp dağdan dağa
Kükreyip beynimde çakan,
İki tende bir beni
Esritip şarabi kollarına çeken?!
2.
Canhıraştı börtü böcek
Etçil kuşlar şaşkın
Ormanda tüneyen mahlûkat
Yarasalar, baykuşlar bize döndüler
Gömüldüler içine aşkın;
Engin mavi a(ş)kdeniz
Ay ışığında yakamozlar
Kumsalı yalayan sular
Uyandırdı çakıltaşlarını
Milyon yıllık uykusundan
Musa Dağı’nın Siren’leri
İrembağının erenleri
Selama durdu aşka mekân
El etsem durmaz, geçip gitti
Eski zaman trenleri...
3.
Usul usul başladı yağmur
Sıklaştı gözlerinde sağanak
Kaymaya başladı
Birbiri ardına yıldızlar
Korkunç bir savaştı
Gecenin içinde gözlerine bakmak!
Göktaşları çakıldı kâlbime;
Ateşte varlığı
Suda darlığı
Ne kadar özlem o kadar aşktı bu
Bir bakışla başladı gözbebeklerinde
Sönmeyen bir ateşti
Büyüdü gitti evrenin karadeliklerinde
Bitmeyen bir aşktı bu
Sonsuzluğu aştı; aşktı, aşktı, aşktı bu...
Şaban AKTAŞ
19 Temmuz 2015
Fotoğraf: Şaban AKTAŞ