3
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1368
Okunma
Önce toprağa sordum seni,
“O benim, ben anayım” dedi…
Dağları döven sert rüzgarlara sordum seni…
Kardelenlerde yaşam bulmuş,
Başak ve ter kokularını sundu bana…
Uzaklardan gelen hayalini kucakladım doyasıya…
Başımı göğsüne yaslayarak uyudum
Yerle göğün birleştiği karlı dağların
Uykusuz uzun gecelerinde…
Tarihe sordum seni…
Sen;
Doksan üç harbinde,
Aziziye tabyalarında
Kara Fatma’ydın!
Sen,
Zübeyde Hanımdın
Nice Mustafa Kemaller yetiştiren
Sultan Ahmet meydanında
Halide Edip’tin
Korkusuz sesiydin ulusal direnişin...
Balkan Savaşlarında,
Kafkasya cephesinde,
Ve kurtuluş savaşında
Başkomutanının yanında
Düşmanla göğüs göğse, çarpışan!
Nene Hatun’dun…
Elif kızdın
Kağnısıyla cepheye cephane taşıyan!
Yalnız Efesiydin efsanelerin,
Sarı kızıydın Kaz dağlarının,
Ata’nın kızı Sabiha’ydın
Sınırsız göklerin korkusuz kartalı…
Sen;
Dillerde sevdasın,
Türkülerde hasret,
Gurbettekilere sıla…
Anadolu bozkırlarında ağıtlar yakansın,
Yüreklere kurşun gibi saplanan!
Bağrına taş basansın
İçin kan ağlasa da…
Sen,
Eş, bacı ve anasın
Sen anasın, Anadolu’sun!
Sen Anadolu’sun…
Sen Anadolu’sun!