7
Yorum
17
Beğeni
5,0
Puan
1133
Okunma
on
kovulmuşların altın anahtarlı kenti
kaf dağı ardında olmalı
zümrüdü ankalık kaç terk-i diyar eder
dokuz
yeşil gibi bir şey
kedi rahmi gibi bir şey
ismin cisim haline dolan miad
sekiz
aramaya gittim sekizi buldum
cennet kapıları külliyen
Dâri-celal’den Cennetü Naim’e
yedi
şavt
bir
tavaf
altı
susam sokağından geçerdim sabahları
kırkayakların neden kahverengi bot giymediğini sorgulayarak
gülerdi aklım ayaklarım ve umudum
beş
kardeşleşince batından yol geçmiyordu
gül de açmıyordu avurdunda turuncu çillerin
dağılan ruh boncuk boncuk siyah çimen
dört
serbest çağrışım neylersin
dön de çatlayan ruhunu ört
-ülmedi üstü kanayan kevgirin, delik deşik mevsimlerin
üç
-üncü kişiden geliyorum, nam-ı diğer bizim "öteki"
dokundum kayalıkların ağıtları kaç nesil
unuturuz ben sen, onu
iki
eklektik hep ahvalimizin sureti
güzelden çirkine, doğrudan yanlışa
azdan çoğa, vardan yoğa
bir
oku
ol
doksan dokuz...
5.0
100% (13)