0
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
926
Okunma
Bu akşam,
Anılara doğru aksın zaman biraz da...
Ay ışığı uyusun boğazın mavi sularında.
Ve sene bin dokuz yüz bilmem kaçın yaz gecelerinde...
Bir taş plak koy gramofona;
Önce fasıl geçsin Kürdilihicazkardan.
Sonra,
Hafız Burhan’dan bir gazel...
Geziye çıkalım bir İstanbul mehtabında;
Dostlarla beraber...
Çekelim kürekleri,
Moda’ya,Kanlıca’ya,Göksu’ya;
Ve Kalamış koyuna...
Münir Nurettin’i dinleyelim;
Suların donuk maviliğine akseden seslerde...
Sonra...
Şiirler dinleyelim,
Geçmişi nakşeden seslerde...
Yahya Kemal’den...
Şöyle bir rüzgar essin hafiften,
Deniz ve yosun kokusu sinmiş olsun anılarına.
Martılar uçarken başının üzerinden;
Orhan Veli’yi bulalım bir İstanbul kaldırımında....
Dostluk kuralım,garipliğinin yalnızlığında...
Sıcacık ve cana yakın...
Bir taş plak da Zeki Müren’den koy;
Elli yıl öncesinden;
Şöyle Maksim’e kurulalım ağırdan...
Okusun Hicaz’dan,Nihavend’den.
Neşelenelim hüzünle karışık...
Hüzün,neşe ve keder;
Ve biraz da aşk
Tuzu ile biberidir yaşamın...
Tam sırası şimdi,
Durdur zamanı dostum...
Ve yaşasın duran zaman kesitinde;
Loş deniz kokusuyla İstanbul....
1996