1
Yorum
0
Beğeni
1,0
Puan
968
Okunma
rüyalarda dolaşırım
solgun ışıklarla her gece
dolaşırım bucak bucak paslı düşüncelerimle
Micingirt ben ve uzun saplı bir dirgen
ıssız ve yorgun harmanlar
sessiz ve yapayalnız
renk ölü ses maşat yoruldum
sarsık ve acılıdır hayallerim
temaşa eder her giden yabancı
cinni mağaradan aşağı
kar yüzlü dereleri
koyu bir sızı sarar zâr zâr bahtsız yürekleri
ne kadar da fark ettirmesek de
müthiş bir duygu taş duvarlar
viran olan bir mâzi ve
öldürülmüş eski evler
çatılar tutuyor perdeliyor
nasırlı elleri
toprak bacaları
yankılanıyor zigav’ın dere
akbaba’nın gerdanından
hüznüm aysbergler gibi
duygular enkaz
amcalar yok bir nesil kayıp
zaman dar dünya geniş
gece zifiri karanlık
kümbet ayrı bir hendese
çocuklar benden kaçıyordu
şeherli gelmiş şeherli nidâlarıyla
gel de ağlama
tıpkı dağılmış bir tesbih misali
imamesi kayıp
savrulmuştuk baş döndüren
zamanın akışında
sus biçare divane
diyordum kendi kendime
mevsimin sonu kimse ses vermiyordu
bir ara bir ses duyar gibi
yosun serinliğinde
bu yerde ilham da yoktu duyguda
hem yerimi şiir yazmanın şimdi
hasretin katılığında boğuluyorum
hele “koruğa güneş vurunca
kuzuları getir”
ah işte bu cümle var ya
derinden sarsıyordu tüm hatırları
gamda ıslanıyor
kederde yıkanıyordum
ne zaman yeni bir bahar
ne zaman Micingirt
ne zaman
Şiirde geçen Micingirt doğduğum köyüm...
Ömer Ekinci Micingirt
1.0
100% (1)