Bu gün yine bulutlar özen ile giyinmiş
Pırlanta taşla süslü ipek feracesini
Yaklaşmış yere doğru göğün göğsünden inmiş
Tahtırevana koymuş yağmurdan ecesini.
Üzerinde çakıyor akkordan kandilleri
Seriyor üstümüze nemlenmiş mendilleri.
Kararan gecelere ak sabahı dök yağmur
Kötülüğü kökünden çekip yerden sök yağmur.

Ağlamaya gebeydi sancı çekerdi şafak
Bulutları yırtardı yıldırım parmakları
Neden böyle hüzünlü, geliyor ağlayarak
Oysa ıslatacaktı kurumuş toprakları.
Yaprakların üstüne damlalar ekecekti
Gözlerinden umutlu gelecek dökecekti.
Her haline razıyız geleceksen gel yağmur
Temizle pis yerleri olma sakın sel yağmur.

Belki mutlu değildi bulutlardan kaçmıştı
Islanmış müjgânlarla süzüldü penceremden
El değmemiş çiçekti şeffaf camda açmıştı
Beraber akar mıydık gözümdeki deremden.
Kalemden de damlasın senin gibi heceler
Yağmursuz çekilir mi bu zifiri geceler.
Altında geziyorum kirpiğimde kal yağmur
Uyku çöksün üstüne rüyalara dal yağmur.

Ey göklerin ecesi bir damla hüzün getir
Ya sarayım bağrımda ya elimde tutayım
Mevsimleri atlama ama ilk güzün getir
Kuruyan kalemimin derdini unutayım.
Seninle akıp gitsin sokaklara kaygımız
Sevgimizle birlikte büyür sana saygımız.
Vicdansızın boynunu nemlerinle sık yağmur
Gücüne güveneni çamuruna yık yağmur.

Anmazsam seni bir gün gülüşüm haram olsun
Ve seni hikmetiyle bizlere göndereni
Kâbusa gark olayım her düşüm haram olsun
İlhamın kapısına kilim edip sereni.
Ya İlahi hamdolsun sunduğun nimetine
Göklerden gönderdiğin doyumsuz rahmetine…
Esirgeme kendini gökyüzünden ak yağmur
Atla altın eyere şimşeklerle çak yağmur.