1
Yorum
2
Beğeni
0,0
Puan
1305
Okunma

elbisenden önce ruhunu soymak istiyordum, duvarlarının yıkıldığı bir zamanda ki yerinden sökülmüş seslerimizi ve dileğimizi Tufandan kurtulmuş/bir çiçeğin yapraklarına DÜŞmüş,bütün renklerine serip..dokunmak istiyordum..hiç öpmediğin parmak uçlarımla en acımayan yerlerine...
(...)
N’densiz/sebepsiz
uykular çağırıyor bebeklerini gözlerimin…
düş(ün)üyorum/
oysa bir yerden başlamalıyım
bir masa bilindik
seninde bildiğin kadar ki
içimdeki karmaşanın boyutu/
ne kadar küçük
ve büyük
olduğunla ilgilide değilim şu an
neden bu kadar sıcak
bunu merak ediyorum
(Haziran)
kalkıp yerimden/derinden
açmak istiyorum kapıları
ve zorlamak pencere kollarını ki
serinlemek/bağışlanmak
ve rahatlamak için
yapmıyorum bunları bu saatte...
hiç olmadığım kadar kendimle
ve kendimdeyim şu an
uykusu kaçıyor gözlerimin/
uyuyamıyorum
batıyor ve yakıyor
uykusunu alamamış kirpikler
büyük bir sorun değil bil/iyorum
herkes zaman zaman yaşar değil mi?
ancak ölüler böyle sever...
kelimelerin/
iki sonuçlu denklem senin
sonuçlarıyla da ilgilenmelisin
bence bu yüzden...
ben bir bedeldim hepsi bu/
bu kadar işte
Odalara sığınırken çıplak gövden/
terk etmedi sahibini gölgeleri...
al beni içine
tenine/dokuna/derine
nefesimi tutuyorum teçhizatsız ki
yit ve boğ beni ırmaklarında/sularında,
burun deliklerine kadar bastır
al beni içine/su-S...
benim en iyi bildiğim şey bu
boğulmak/
kuyu bul ve boğ
girdap bul ve su/S...
gecelerin mavi rengi
tanığı işgallerimin ki
gözlerini aç
ve bana b-ak...
kürek kemiklerime
dokun/uyor surf...
bana b-ak
sarsılıyor bedenim
eksik susmalarda
ve başka dili konuşamıyor
ölen yerlerim...
zamANsız kuşkularda
derin kuytularda kaybettim
yurtsuz atlarımı
savaşı kaybeden/
sonrayı göremeyendir ki
anka/kuş yada ebabil
ıslandı kanatlarım/
kururken soluğum…
çıplak tabanlarıyla
derinlerime yürür aşk
dayarken tenine buzu/
dayanırken ıslak ve sırılsıklam
yakması ve acıtması g-özlerini ki
siyahında gecenin
kaybolmayasın diye çiviliyorum
kirpiklerini
duvarlarına yüreğimin...
sana senler biriktiriyorken/
yüzünü alıyorum yüzüm gibi
avuç içlerime ki
boyalarınla boyuyorum
çizgilerini kaderimin/mavi...
tut ve sok beni içine
tut elimi ve gidelim
dışında kaldığımız kapıları
bırakıp geride...
bil/iyorum
çokça uzağında kaldık mesafelerin
ve yürümek fayda etmedi
bu yüzden ayak tabanlarına asılı
düşler düşüşler bulurum ben
ve Atlaslar çağdan/
sonra habersiz ölürüm
kilitlenmemiş sandıkların kuytularında ki
nadasa bırakılmış sevdaların/
düşlerinde büyürken ayrık otları…
(…)