1
Yorum
0
Beğeni
5,0
Puan
996
Okunma

İki bin on dört yılı
Ekim ayının dördü
Günlerden cumartesi
Kırk dört yıllık ömrüm
Bir bayram daha gördü
Bayramın ilk sabahı
Yalnızlığa uyandım
Böyle özel günlerin
Sizsizlik olmadığını
İşte o zaman anladım
Dermanım kesildi
Öylece donup kaldım
Yataktan çıkamadım
Yüzümü öte döndüm
Çocuklar gibi ağladım
Tüm gücümü toplayıp
Yavaşça doğruldum
Adım gurbetti ama
Ne böyle duygulandım
Ne de böyle yoruldum
Bir mahkûm edasıyla
Ağır aksak yürüdüm
Başımı kaldırdığımda
Aynada ki resmimde
Pişmanlığımı gördüm
Aynada ki zavallı benin
Bakışlarından ürktüm
Bir daha cesaret edip
Gözlerine bakamadım
Usulca yere çöktüm
Başım elim arasında
Sırtımı duvara verdim
Orda öylece kalakaldım
Zamanın durduğu o anda
Türlü hayallere daldım
Zihnimin girdabında
Resmî geçitler vardı
Topluca geçiş yapanlar
İçinde hepimizin olduğu
O neşeli bayramlardı
Hayali bile yetti
O güzel günlerin
Birden sonu geliverdi
İçimi burkan tarifsiz hüzünlerin
Mehmet Ali ÇAĞLAR
Nusaybin / 2014
5.0
100% (1)