kabus
farazi düşlerimin siyahına uzanmışım, sere serpe
mum ışığında gölgelerimin özgürlük dansına şahidim uzaklardan yosma bağırtısı ceviz ağacından düşmüş namusa sitemkar gözü dönmüş toprağın öfkesi aldıkça alıyor ne veriyor,ne sövüyor istiyor da istiyor tırnaklarım çekilmiş toprağın en demine iblis ar damarlarımı tırmalarken tanrıların isimlerini unutmuş olmak ne ayıp.! bir sırat köprüsü muhabbeti dökülürken torbadan cennet fazla gelir ya! cehennem de bize yazık otobüsü bekleyen peron çocukları misali farklı bir mahçubiyet bakışı maskelenmiş bir annem sıranın en başında beyazlara bürünmüş babam mahkeme katibi gibi liste telaşında burnuma hafiften ıhlamur kokusu misafir olur toprak buna da bozulur gibi, ayak bileklerimi çeker göğüsüne fütursuz yosmadan göz kapaklarıma bir buse nasırlı ellerini yanağıma değerken yaban otları neden katran karası renginde hiç düşünmedim yaşlı adam merdivenin başında gel demesini görmezden gelirim niyetini değil,kendimi bilirim gidersem şerefsizim.. |