5
Yorum
7
Beğeni
0,0
Puan
1531
Okunma

eli kolu bağlı toz pembe duygularımın
mavisi denizin şimdi ne kadar uzaktır,
savruluyor tüyleri martıların darmadağın...
vahalarım, seraplarım kupkuru
alıp götürmüş mü çöl rüzgârları
yüreğimdeki binlerce kumulu?!
hani benim palmiyelerim, hurma ağaçlarım
onlar olmaksızın ay ışığını nasıl kucaklarım
hiç dinmeyecekti yağmur, dallarında ıpıslak?!
neler görüyorum pencereden;
kasırga sonrası korunmasız yeşillikler
oyun bitmiş, çoktan kapanmış perde...
uyumuşum da uyandırmamışlar mı beni,
görünmüyor kimsecikler,
rüyâmıydı, gerçek miydi hani nerde?!
sargı bezinde yüreğim, kanıyor gül rengi...
son anımsadığım dimdik bir yol vardı
basamaksız, düz bir beton duvar
taş bile yok örülü, aşağıdan yukarı...
yukarıdan aşağı sel gibi akıyordu insanlar
ben ise korkuyordum,
başkaldırıyordum onlar adına...
verin bir beyaz kâğıt
üstüne ne yazarsanız yazın,
imzalarım diyordum...
...
bu insanlara yazık, yazık
haykırıyordum
uyanınca nereden nereye geldim?!
bendim bir zamanlar yıldızları yakan
her gece oldukları yere asan,
demekki aşk,
sonu hayretle biten güzel bir masal;
nasıl da inanıyor gerçekliğine insan,
bir de sen bunu anlasan,
bir desende bin desen görürsün inan!
aşkın suyu tertemiz karlardan erir
büyür birden damarlarında bir nehir
taşar bir deniz,
yalıçapkını gibi havalanır yüreğin
el değmeksizin, özlüce, şehvetsiz
güzel olan her şeyi seversin...
aşk seni tanımak,
seni tanımak hüzün kadar güzeldir;
sen yüreğimin devrim çiçeğisin!
Şaban AKTAŞ
12.11.1998
Fotoğraf: Ş.AktaŞ