bir gün mutlaka
ışıktan kanatlı atlarla
döneceğim
kutlu nameler elimde
dolduracağım damarları ümitle
sesleneceğim ey dünyalıkları dünya kadar olanlar
sonsuzun kızıl elmasından bir ısırık almaz mısınız

huzur dilenen sizlere koklatacağım solmayan gülleri
çirkin maskelerinizden sıyıracağım yüzlerinizi
öyle bir dünya kuracağım ki sağır sultan işitecek
en çok körler bilecek görülesi bağımı

çerşici tutacağım sonra
sabahın çiğlerini dağıtacak sokak sokak
günün ilk ışıklarını ikram edecek güzellere
artık çocuklar takas etmeyecek buğdayla keçiboynuzunu
yanımızdan geçenler karanlık diyecek
aldırmayacağım gölgelerin kuruntularına

göğü armağan edeceğim isteyene
şuradaki âmâ kızın boynuna güneşi asağım
dua dua şifa meyvesi ikram edeceğim hastalara
yolda kalmışlar susamadan acıkmadan geçecek yanımızdan

öfkesini yutacağım öfkenin
kinini atacağım kinin
kötü sözleri toplayıp tekmeleyeceğim uçurumdan aşağı
sevenlerin duvarlarını kaldıracağım aradan
eşkiyalar gülücük yağmalayacak bağımızdan

çocukların düşlerini biriktirip büyüdüklerinde
armağan edeceğim ellerine birer birer
kar sularını biriktireceğim çorak yazlara
ömrü günle sınırlı olanları unutmayacağım
herkesin zikrini anlayıp fikrini alacağım
ağustos böceğinden özür dileyip
karıncaya arıyı örnek göstereceğim

döneceğim mutlaka elimde muştularla
bekleyin