Bir gece avlanırken aslan kral ormanda,
Sırtından darbe alıp düşer yere bir anda...

Göremez karanlıkta kim vurduysa sırtına,
İşte o vakit kopar çok büyük bir fırtına

Acil servisi arar, hemen gelir ambulans,
Aslan ağır yaralı, başlar öteyle trans...

Hastanenin doktoru becerikli bir kurttur,
Hemşire fil, aslanı yatağına oturtur;

"Boynuz darbesi" der kurt, teşhis eder bakınca;
Aslan küplere biner, birazcık kan akınca...

Hemen cepten arayıp ormandaki eşini;
Boynuzlu hayvanların tek tek ister leşini!

Dişi aslan" insaf "der, "öldürmeyip sürelim,
Bunu sana yapanın defterini dürelim!"

Öküz, geyik, karaca terk ederler ormanı;
Huzur gider buradan, büyük sürgün zamanı...

Öküz sürgün giderken rastlar yolda tavşana;
Anlatınca durumu tavşan der ki "vay ana!"

Kulakları gölge de benziyor ya boynuza!
Gidip akıl danışır ırmaktaki kunduza ...

Kunduz teselli eder, olayı dinleyince
"Ağlama" der tavşana, korkudan inleyince...

"Boynuz kulak olur mu? Hiç boş yere üzülme,
Zehir etme hayatı, süzüm süzüm süzülme!"

Keşke öyle düşünsem, ne isterim daha ne!
Boynuz derler kulağa, ararlarsa bahane...

Kaş üstünde göz yok mu ? Öküz altında dana!
Muradım gayet açık, bu derstir anlayana !

MURAT CANBOLAT