Paranın öldürdüğü ruh, kılıcın öldürdüğü bedenden fazladır. walter scott
Hamdioruc
Hamdioruc

Annem Annem

Yorum

Annem Annem

( 4 kişi )

2

Yorum

2

Beğeni

5,0

Puan

1559

Okunma

Annem Annem

Unutulmasın anneler...

Dediler bu gün anneler günü
Sevindim
Evet bu gün o meleklerin günü
Hatırlanacak o melekler bu gün bir çiçekle
Yada bir dua ile...

Bir çocuk görsem anne kucağında
Der ona bakışlarım:
Anne ne demektir
Düşündün mü hiç?
Anneler şu dünyada tek cennettir çocukları için
Rüyalarımda ararım ağlarım her gün
Nerdesin annem annem …

Denizdi gönlünün derinliği
Toprak oldum
Bulut oldum anneme…
Unutulmasın anneler...

Bir anne görsem aklıma sen gelirsin
Aklıma sen gelince dünya şenlenir...
Dünyada cennetimdin annem
Sığındığım melektin annem
Şefkat meleğimdin annem! ..

Başım ağrısa derim annem annem
Dertlerime ilaçtı annem
Unutulmasın anneler...

Hastalansam alnımda
Bahar rüzgârı gibi
Annemin elleri
Annem pınardı hayatımın çöllerinde
Karanlıklarıma güneşti annem...

Bir fidandım
Bahar oldu annem
Rüzgârı serin
Unutulmasın anneler...

Gurbete giderken bir o ağlardı ardımdan
Anne ağlayan göz
Oğul oğul diye
Derdimden haberdar olan
Derdimi işiten kulak olmuş annem

Kışlarıma bahar oldu annem
Rüzgârı serin
O baharların nefesinde uykularım derin...
Cennetten uzakta şu dünya
Unutulmasın anneler...

Bir bebe görsem
Uyuyor olsun annesinin kucağında
O baharın kucağında uykuları derin...
Bir meleği var şu dünyada o bebenin
Annesi var derim
Ve derim sanslısın ey bebe
Senin için cefa çeken
Her suçunu affeden
Derdini unutan seni düşünen var...

Annesine öf bile diyen bir çocuk yaralamış peygamberimizi
Anneler melek
Bizi doğuran melek anneler...
Unutulmasın anneler...

Her sabah uyanmak istersin onun sesiyle
Onun sesinde mutluluk...
Her sabah görmek istersin yüzünü
Onun yüzünde ışık
Unutulmasın anneler...

Annen ölünce ağlarsın
Annem annem der ağlarsın sen de
Annem annem dedim ağladım
Ölünce annem
Unutulmasın anneler...

Sarılırdı boynuma gurbetten dönüşümde annem
Kavak yelleri biriktirmiş kollar
Gönlümdeki gece gündüz olurdu
Yüzümdeki kış bahar
Geçerdi dizinin ağrısı başının ağrısı annemin.
Gönlünde yıldızlar
Yüzünde papatyalar
Türlü yemekler hazırlayan elleri mutlu...

Dönmüşse gurbetten evladı bir annenin
Gönlündeki gece gündüz olur
Yüzündeki kış bahar
Çünkü anneler fedakarlığı karşılıksız güneştir...
Annelerin rüyalarında çocukları
Bayramları zehirdi annemin dönmezsem gurbetten
Unutulmasın anneler...

Sadece doğuran değil onlar
Uyutan büyüten
Eğiten bir melek
Cennet annelerin ayakları altında
Uykuları uçup gitmeyi bilir
Uyutur büyütür anneler

Gönlünün söküğünü kim dikecek yoksa annen
Önüme seccade koydu
Rahle koydu annem
Unutulmasın anneler...

Ayaklarının altındadır cennetim
Sen öldün dünya cehennem bana
Cennetimdin annem
Şefkat meleğimdin annem! ..

Şefkatti tattığım çorbanda
Şefkat katmış çorbana ellerin
Uykudan uyanır derdime yanardın
Hep duadaydı ellerin
Bir günlük yokluğum en zalim ayrılıktı sana...
Yıldızla ay olmalı yanyana...
Unutulmasın anneler...

Bir köylü kadınannem
Bir kahraman kadın
Hüznü kaldırırdı elleri tarlalarda
Ekmeğimizin ferhatı oldu annem...
Unutulmasın anneler...

Kardan yorgan gibi pancar tarlasında hüzün...
O tarlalar yemiş annem ömrünü.
Ak sütün şefkatli dizin
Çocukların içinmiş gecen - gündüzün
Cefakar kadındın annem.
Unutulmasın anneler...

Bilir misin ey çocuk
Anneler vurunca iki can birden acır
Anneler ölünce iki can birden ölür...
Annem öldü
Ninnileri kaldı damarlarımda sevgi gibi
Annem öldü

Öpülmüyor yanaklarım şimdi
Annem uyandırırdı beni sabahleyin
Aradığım o sabahlar şimdi
Anlamamıştım ölümün derinliğini hiç böyle
Unutulmasın anneler...

Üzme anneni aman
Bir gün bakarsın ninnilerden eser yok evinizde
Söküğünü diken eller gitmiş
Çaresizliğin ağlatır...
Zordur artık yaşamak

Dostların yüzünde yüzünü aradım annem
Dostların yüzünde yok anne yüzün
Unutulmasın anneler...

Dokuz ay taşır bizi analar
Büyürüz yürürüz
Cefalar üstüne cefa çeker anneler
Unutulmasın anneler...

Hakkı ödenmez o meleklerin
Unutulmasın anneler...

Annelik büyük makam derdi annem
Cennetim ayaklarının altında derdim
Annelik büyük makamdır
Bana ilk öğretmen oldu annem
Okul çantamı taşıyan annem
Gurbete gittim köyümden uzaklara
En çok aklıma sen geldin, en çok sendin özlenen
Unutulmasın anneler...

Senin fotoğrafının olduğu yer bana gurbet olmazdı
Senin mezarın şimdi gönlümde sen hiç ölmedin
Anneler ölmezmiş anladım
Dünyayı sevdim sen gördün diye
Toprağı sevdim
Senin ayak izlerin vardı
Ağaçları kuşları sevdim
Seninle dost ağaçları
Gölgesinde oturduğun ağaçları
Kuşlar ki senin mezarının üstünde şimdi
Bulutlar ki ağlıyor şimdi benim gibi
Bulutları dost bildim kendime bu yüzden


Bilir misin ey çocuk
Rüyalar çiçektir anneler varsa
Benimde çiçek rüyalarım oldu
Rüyalarımda annem
Ya inek sağdı
Ya çapa yaptı
Çamur sıvıyor yada
Evimizin sıvası dökülen bir duvarına
Unutulmasın anneler...

Acılara tat katar anneler yaşarken
Tatları alır gider annelerin tabutu...
Annem öldü gidemez oldum köyüme
Yollar bilin artık yokuş oldunuz …
Mevsimler bilin artık güneşinizi yitirdiniz
Köyüm bil artık sarı yılan var sende


Annem öldü biliyorum
Eski alışkanlık işte
Her bayram uzat elini ilk öpülecek el senin anne derim
Elimi tut anne derim
Unutulmasın anneler...

Neden bana öldü annen diyorlar
Anneler ölmez ki,çocukları ölmeden...
Anneler ölmez çocukları ölmeden
Unutulmasın anneler...

Helal süt sevgi olurmuş...
Görev bildim sevmeyi
Sevmesini bilmeyen nasıl sevsin anneyi
Anneler bir çiçek
Çiçekler sevilecek
Anneler bir melek
Melekler sevilecek
Anneyi sevmek nuru sevmek
Anneyi sevmek cenneti sevmek
Kutsal bildim anneyi
Kutsal bildim sevgiyi
Anneler kutsaldır" öf “bile denilmez...
Unutulmasın anneler...

Melek desem az sana...
Bir gün değil anneler günü bende
Bin gün az sana...
Unutulmasın anneler...

Tarlaya giderdin annem
Sarmaşık çiçeğin nereye tutunsun
Her yer güneşsiz...
Evler dört duvar olurdu sen olmayınca
Unutulmasın anneler...

Ölüm yatağında annem
Allah’’ım sana kulluk edemedim dedin ya
Annelerin yoktur günahı

İpleri vardı annemin
Işıkları vardı annemin
Kıtaları bağlamaya yeter
Göğüslerinde ak süt
Gönüllerinde ak duygular
Beyinlerinde ak düşünceler var annelerin
Unutulmasın anneler...

Ben annemin sarmaşığı…
Fidana sarılır sarmaşıklar
Çiçek açmak için
Annelere sarılır çocuklar
Güneşe koşmak için
Unutulmasın anneler...

Annem annem
Kuşların da yüreğinde annelik var
Rızık kar altına saklanırdı bazen
Kar üstünde titreyen serçeler
Bir de kar üstünde sen
Unutulmasın anneler...

Kar düş toprağa anneler ölünce
Anneler özlensin
Anne mezarlarına çiçek olsun çocuklar

Gurbet dönüşlerimde yolda karşılardı annem
Gurbete düşerse çocukları
Yollara düşer anneler
Derde düşerse çocukları
Dertlere düşer anneler
Ateş düşmesin annelerin yüreğine
Ben ne anneler gördüm
Ateş düşmüş yüreğine
Sönmek bilmiyor
Çocukları için ateşlerde yanan anneler
Unutulmasın anneler...


Ben çok koklanmışım
Sen de koklanacaksın ey bebek
Şimdi mışıl mışıl uyu
Kundakta çiçektir bebeler
Koklar çiçeğini anneler

İşte anne kucağında
Bir kelebeksin
Ey bebe...
Anneler melek doğurur
Unutulmasın anneler...

Gurbetten köyüme dönüşümde
Haberimi alıp yoluma düşerdi annem
En çok anne özlenir gurbette
Bu dünyanın cenneti anneler
Dizi uyutur
Dizi ağlatır

Oku dedi okudum
İnsanları sev dedi sevdim...
Razı oldu mu benden annem
Razı olsun benden annem
Dünyalar benim olurdu o mutlu olunca...
Unutulmasın anneler...

Ben anladım en tatlı ses anne sesi
En şirin yüz annelerde
Ne güneşte ne ayda...
Ben ay çiçeğiyim yönüm anneme...

Unutulmasın anneler...

Paylaş:
2 Beğeni
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Şiiri Değerlendirin
 

Topluluk Puanları (4)

5.0

100% (4)

Annem annem Şiirine Yorum Yap
Okuduğunuz Annem annem şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
Annem Annem şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
Süleyman acar, @suleymanacar
26.7.2019 06:20:21
5 puan verdi
Selâm'ün aleyküm.
Ben Süleyman ACAR.
ŞİİRİNİZ BENİ AĞLATTI VE ESKİLERE GÖTÜRDÜ.
Çocuk iken yaşamış olduğum, fakat bir gün dahi aklımdan çıkartıp bir kenara bırakamadığım bir olaydan söz etmek istiyorum.
Ama öncesinde hakkımızda bir
kaç bilgi vererek başlayayım.

En büyük ablam gülşen hafif düzeyde zihinsel, ben ise görme engelliyim.
8 kardeşin arasında bir biz ikimiz engelliyiz.

“KIZILCIK ŞERBETİ”:




Annemiz 2003 yılında vefat etti.
Annemin hem miğren, hem de tansiyonu vardı.
Bu yüzden ay içerisinde farklı zamanlarda şiddetli baş ağrıları oluyordu
28 mart 2003 tarihinde de annem sabah namazına kalktı.
Abdestini almış tam namaza duracakken birden başını tuttu.
Babam ona hadi toparlan seni hastane'ye götüreyim dedi.,
Annem babama artık faydası yok diye cevap verdi.
Ben annemin inlemesiyle uyanmıştım.
Ama aynı baş ağrıları sürekli olarak tekerrür ettiğinden dolayı, ben buda her zaman olan baş ağrılarından biridir diye hiç yerimden kıpırdamadım.
Keşke kalkıp elini öpüp helallik isteseydim.
Annem babama hacı bana hakkını helal et dedi.
babam da galiba benim gibi her zamanki ağrılarından biri olduğunu düşünmüş olacak ki, annemin bu dediğini fazla umursamadan, he he tamam helal olsun dedi.
Annem yine hacı bana hakkını helal et diyorum dedi.
Bunun üzerine babam; benim hakkım yerden göğe kadar helal olsun hacîre.
Asıl sen bana hakkını helal et dedi.
Annem ona benim de hakkım sana yerden göğe kadar helal olsun hacı.
Yarın âhiret'te zerre kadar hakkım senden sorulmasın dedi.
Babam baktı ki annemin ağrıları dayanılmaz bir hal alıyor, yan dairede oturan abimle yengemi çağırdı!
Yengem anneme hadi koluma girin sizi hastane'ye götürelim dedi.
Annem yengeme dönüp, hatîce! Sen bari yapma!
Ben bunlara laf anlatamıyorum, sen bari bana inan.
Bu defaki başkadır dedi.
Annemin bu sözünden sonra, abim anneme eğer kalkmazsan seni sırtıma alıp götürürüm dedi.
Annem abime kıyamadı.
Tamam! Hatîce elbisemi giymeme yardım etsin gidelim dedi.
Giyinirken, yengeme kimse bana inanmıyor.
Ama ben bu kapıdan çıkarsam bir daha geri dönemeyeceğimi biliyorum dedi.
Ve odanın kapısından çıkarken, üç defa ard arda.
LÂ İLAHE İLLALLÂH, HAK MUHAMMEDEN RESULULLÂH dedi.
Ondan sonra annemi götürdüler.
Annemin hastalanmasından önceki son üç gün, annem sürekli fatma ablamı arayıp bize çağırıyordu.
Ablam anneme bir kaç güne kadar geleceğini söylüyormuş.
Annemin hastalanmasından bir gün önce de fatma ablam annemi arayarak geleceğini bildirmiş, ama o gün bir türlü gelememişti.
Annem o gün akşama kadar ablamın gelmesini bekledi.
Ablam o gün gelmeyince de, annem adeta o gün göremezse bir daha hiç göremeyecek miş gibi öyle bir içerledi ki, bende cahil aklımla annemin fatma ablama duyduğu muhabbeti kıskandım.
Neyse abimle babam annemi hastane'ye götürdükten bir az sonra, annem hastane'de abime midesi bulandığını ve, kusacağını söyleyerek abimden kendisini doğrultmasını istemiş.
Abimin onu doğrultmasıyla annem aaah diye bağırmış.
İşte o an komaya girmiş.
Devlet hastanesinden fakülte'ye sevk etmişler.
Benim de hastane'de olanlardan henüz haberim yoktu.
Saat 8 gibi fatma ablam herşeyden habersiz kayınpederiyle geldi, gelir gelmez daha mantosunu bile çıkarmadan annemi sordu?
Hani ana nerde dedi?
Ananın başı ağrıdı, babayla abi onu hastane'ye götürdüler dedim.
Ondan sonra fatma ablam abimi aradı, o zaman öğrendik annemin beyin kanaması geçirdiğini.
Ablam bir yandan ağlıyor, bir yandan da evden anayla bütün gün beraber vakit geçireceğimin hayalini kurarak geldim diyor.
Ben hâlâ annem eve gelecek diye bekliyordum.
Öyle ya!.
Kimler kimler beyin kanaması geçirdikten sonra iyileşip yeniden ayağı kalkmışlardı.
Sürekli birbirimizi teselli etmek için sanatçı ebru gündeşin de 2000 yılında beyin kanaması geçirdikten sonra nasıl da tekrar iyileşip ayağı kalktığını hatırlattık birbirimize.
Derken, kısa bir süre sonra önce saime ablama, daha sonra da köyde oturan sultan ve urfada oturan selma ablalarıma sırasıyla haber verildi.
Annem artık bitkisel hayata girmişti.
Sırayla ablalarım annemin yanına gidiyorlardı.
Normalde yoğun bakım ümitesine kimse giremez.
Ama bunlar her biri nöbetleşe gidip geliyorlardı.
Annemin bir makineye bağlı olduğunu ve, birinin devamlı olarak dakika başı makinenin düğmesine basması gerektiğini söylediler.
Bu görevi selma ablamla dayımın kızı semiha yapıyorlardı.
Annemden artık tamamen ümit kesildi.
31 mart pazartesi sabahı rûhunu HAKK'a teslim etti annem.

Ben o zamana kadar annemin iyileşip eve döneceğini bekliyordum.
Çünkü annem daha önce de çok hastahaneye yattı, ama her seferinde de iyileşip geri geldi.
Kızlar benden önce uyanmışlar, kimi ortalığı topluyor, kimi de kahvaltıyı hazırlıyor.
O son gün de dayımın kızı semiha annemin başında duruyordu.
Hastane'den telefon geldi, annemin öldüğünü söylediler.
Ben ablalarımın bağırma sesleriyle uyandım.
Sonra hep birlikte hastahane morgunun önüne gittik.
Dayımın kızı semiha ağlıyor.
Ablalarım ağlıyor.
Artık cenazeyi alıp gittme vakti geldi, zaten benim arabadan inmeme izin vermemişlerdi.
Ben dayımın kızı semihayla birlikte arabada bekliyorum, bu arada dayımın kızı semiha sürekli bayılıp ayılıyordu.
Sonra fatma ablam gelip bindi arabaya, ablam kendini kaybetmişti.
Arabanın kapısına vurup ana deri veke mezek ez way hâtım.
Ana derü veke. Te got were, erz ji hâtım.
Deri veke.
Deri veke ez hâtım lı ber deri mam.
Ana mın lı ber deri nehêle.
Deri veke mın bıgire hündır.
Yani kürtçe ana kapıyı aç bak ben geldim işte.
Sen gel dedin, ben de geldim.
Ana kapıda kaldım.
Beni kapıda koyma.
Kapıyı aç beni içeri al diyor, durmadan ağlayıp ağıt yakıyordu.
Habire ana neden kapıyı açmıyorsun diye arabanın kapısına vurup feryad ediyordu.
Annemizin cenazesini cenaze arabasına bindirdiler.
Amcamın oğlu şerif abi beni ve fatma ablamı da alarak cenaze aracına bindirdi.
Ona yapma bak daha kötü olacaklar dedi eniştem, şerif abi yok bugünden sonra annelerini bir daha göremeyecekler.
Eğer annelerinin tabutunu görmezlerse ümitleri kırılmaz dedi.
Ve cenaze arabasına bindik.
Bir yanda ablam tabutun kapağına ana kapıyı aç ben geldim kapıda kaldım! Beni içeriye al diye vurup ağlıyor, bir diğer yandan cenaze arabasının o adeta yeteer Yeteer Yeteer dercesine bağıran sirenleri eşliğinde şefik efendi camiisine geldik.
Cenazeyi yıkamaya götürdüler.
Ablalarım annemin cenazesinin yanına girebildiler mi bilmiyorum, ama ne yaptıysam annemi yıkayan kadınlar bir türlü bırakmadılar annemin yanına son bir kez olsun girip ona dokunayım.
Çaresiz diretmekten vazgeçtim.
Artık kimi cenaze namazına durmuştu, namaza durmayanlar da arabalara binmiş mezarlığa gidilecek zamanı beklıyorlardı.
Ben de bir arabaya bini oturdum mustafa eniştemin yardımıyla.
2004 yılında Rahmetli olan halam ve 2010 yılında rahmetli olan halamın kocası da aynı arabadaydılar.
Ben hala şaşkınım.
Tıpkı bir robot'tan hiç bir farkım yok.
Ne konuşuyor ne de ağlıyorum.
Arabadakiler kendi aralarında zihinsel engelli olan gülşen ablamın ve benim ne olacağımızı konuşuyorlar.
Ve dönüp bana sizin sakatlığınızdan dolayı zaten hiç kimsenin yanında kıymetiniz yoktu.
Yine rahmetli ananızın hatırına insanlar size selam veriyorlardı.
Artık ananız da öldü ya, gör bak kimse sizin yüzünüze bile bakmayacak.
Yüzünüze bakılmasını bırak, zamanla önünüze iki lokma ekmek koyması bile etrafınızdaki insanlara deve yükü kadar ağır gelecek dediler!.
Onlara o zaman öyle düşündükleri için gücenmiştim ama, şimdiki yaşantıma bakınca az bile söylediklerini anlamak hiç de zor değil.
Neyse namaz bitti, herkes arabalara bindi mezarlığa gidiyoruz artık.
Mezarlığa varınca arabadan indik.
Yeminle söylüyorum o yıl o güne kadar hava hiç tam açmadı.
Hep her gün bulut vardı.
Evet güneş açıyordu açmasına ama, bir türlü tam anlamıyla açmamıştı.
Ama o gün güneş öyle bir açmıştı ki, sanırsın ki mart değil, haziran ayıdır.
Sanki ALLÂH bizi güneşin sıcaklığıyla teselli ediyordu o acı günümüzde.
Ben birinden beni annemin tabutunun olduğu yere götürmesini istedim.
Tabutun yanına varınca kapağı hafifce aralayarak elimi tabut'tan içeriye uzattım, Annem bir battaniyeye sarılı halde yatıyordu.
Eline dokundum annemin.
Bir daha hiç dokunamayacağımı bilerek.
Kapağı kaldırıp annemi öpmek istedim, bizim dükkânın kiracısının hanımı bahriye ana; {aynı zamanda annemin cenazesinin yıkanmasında o da vardı, }Beni tabutun yanından hızla uzaklaştırdı.
Artık Annemi toprağa verdik.
"Hep birlikte çok ekşi ve, bir o kadar da acı olan kızılcık şerbetini anamın ölümile beraber gelen ayrılığın elinden içmiştik işte..
Işık  Mehmetali
Işık Mehmetali, @isikmehmetali
2.6.2014 00:29:57
5 puan verdi
Ben anladım en tatlı ses anne sesi
En şirin yüz annelerde
Ne güneşte ne ayda...
Ben ay çiçeğiyim yönüm anneme...

Unutulmasın anneler...



Kutluyorum usta kalemi hiç unutulurmu o melekler üstad
Yüreğine kalemine sağlık selamlar
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL