43
Yorum
1
Beğeni
0,0
Puan
1608
Okunma
Uyuz ve pireli
Kırk kurnaz tilkimi
Kanatlı karıncalarımı
Masamda dağınık
Faturalarımı
Bir de çenesi düşük
Yanlızlığımı
Hapsederek dört duvara
Şehir meydanının
En kalabalık
Ve en civelek kaldırımının üstünde
Ciğerimde oksijen
Çisem çisem yağmur yüzümde
Yürüyorum
Havuç burunlu
Gözlüklü bir adam
Selam veriyor
Karşı kaldırımdan
Ya çocukluk arkadaşım
İlk okuldan
Ya da taşındığım
Eski mahallemden
.........................
Şık bir bayan gülümsüyor
Bakışında biraz hürmet
Biraz da ima var gülücüğünde
Mutlu ve komik halimden
................................
Caminin şadırvanında
Abdest alıyor
bir kaç adam
Çamların altında
Üç karalı kadın
Acaba kimin ölüsüne ağlıyor?
Yürüyorum
Ne kadar da mutluyum
Gülüyorum-gülümsüyorum
Ben bu şehri
Tüm insanlarını
Çınarlarını-kuşlarını
Biraz da kendimi severek
Önemsiyor
Bir amacım bir hedefim
Olmasa da
Yürüyorum
Felek çemberinde döndürüp
Bulgur inceliğinde
Ufalarken beni
Acımasız taşlı çarkında
Ben bıçağımı
Ben umudumu biliyorum
Evde bırakıp tilkilerimi
Karıncalarımı
Dır-dır yalnızlığımı
Bir de faturalarımı
Ağzım kulaklarımda
Gülüyorum
Bir gülümseme tuttu beni
Bir yağmur tuttu beni
Yüzümde mutluluk
Nabzım ne kadar da yüksek atıyor bugün
Şehrin meydanındaki saat gibi yüreğim
.............
Yürüyorum
Pantalonumun her iki
Fukara cebinde
Mutlu ve sıcak ellerim
Belki biraz ağardı saçım
Belki vakit sonbahar
Ama durmadan mırıldanan dilimde
Sıraya giriyor tüm şarkılar
Yürüyorum
Bak bulutlar ne kadar
Hayat ne kadar
Yağmur ne kadar güzel
Yürü be oğlum Celal
Yürü be
Celal Çalık