2
Yorum
2
Beğeni
5,0
Puan
2075
Okunma

Şehir yenilmiş yüzündeki hüzne
Bir açlıktır başlamış sevmeye sevilmeye
Tüm yollar kesilmiş ayrılığın acımasız silahlarıyla
Neyleyeyim mahkum olmuşuz zindan gecelere
Hicran ateşi sarmış titreyen göz kapaklarımızı
Canımızdan can kanımızdan kan versek de çare mi?
Dindirmek bir hayal artık yürek sızımızı...
Bir hezeyan sarmış tüm bedenimizi
Yürekten ta akla kadar
Cömert yüreklerin doyurulamayan açlığının çığlıklarını
Kulak ver ve dinle!
Yok artık bölüşülmeye hazır yaşamlar
Sevgiyle sevgisizliğin savaştığı karartma gecelerinde
Elde silah kalmamış neylersin
Onlar gelirken topla tüfekle
Neye yarar gelsek de demet demet çiçekle...
Vazgeçtik artık sevişmelerden
Vazgeçtik dil yarelerinden
Bir dokunuş bir heyecanken
Şimdi bir dokunuş bin ah oldu
Ellerimiz buz tutmuş yürekler ha keza
Bu açlık belki de
Tanrının kullarına verdiği en büyük ceza...
Derin bir çıplaklıkla örtülü üstlerimiz
Ve uzaklarda yankılanan
Gurbet, sıla türküleri
Madem ki ayırdık sevgileri kalplerimizden
Bu neyin nesi, neyin türküsü
Neden bu ağıtlar ve haykırışlar...
"Yum gözlerini, yitir kendini karanlıkta"
Belki göreceksin güneşi
Mor şimşekler ebedi değil ya
Kamaştırsın güneş gözlerini, kör etsin
Ve sevginin gerçek adaletini gör
Gözlerini bir daha açtığında
Gör ki aydınlansın yürekler
Gör ki bitsin ayrılıklar
O zaman
İşe o zaman gerçek dünyalı olacaksın...
Şimdi dilsiz bir çağlayan gibi susmanın zamanı
Seni kendi yüreğine emanet ediyorum
Bil ki tekrar dönüşüm gözlerini sevgiyle açtığında olacak
Ve ben artık "imleri" düşünmek zorunda kalmayacağım
İşareti sendedir aşkın
Gözlerini açtığında yürüyeceğiz bir kez daha sevdalara
Yüzündeki hüzünleri şehrin üzerinden atarak...
Şiir ve Yorum Mehmet Fikret ÜNALAN
5.0
100% (3)