Kaynayan bir tas çorban olsun;
Paylaşmayı bilen yüreğin,
Helalından bir lokma da ekmeğin,
Zalimi durduran bükülmez bileğin,
Ve birde; O’nun yoluna adanmış ,
Hayırlı bir ömrün yiğidim.

Dağların doruklarında;
Ve çöllerin en kuytusunda ,
Aşk’ın Payitahtına
Otağın kurulsun,
Uğruna Mecnun olup da,
Gençliğini tükettiğin,
Sevdalar gezsin yüreğinde Şamil’im

Uğruna baş koyabileceğin.
Bir davan olsun omuzlarında,
Yanında, önünde ve ardında,
Omuz omuza durduğun,
Yıkılmayan safların,
Ve yüreğini yüreklerine yasladığın,
Gönüldaşların olsun yiğidim.
Erenler yol gösterenin,
Melekler dua edenin,
Şüheda yoldaşın olsun Yusuf’um.


Hasretle yolunu gözleyenlerin,
Susamış dudakların,
Yetiş Mehmett yetiş imdada diyenlerin,
Zulüm çağı tüm mazlumların,
Uzak yakın demeden,
Gözyaşlarını dindir,
Ellerinden tut yiğidim.
Kanayan yaraların merhemi ,
Mazlumun el uzatanı,
Gaddarın korkulu rüyası,
Düşkünün kaldıranı,
Allah’ın hoşnut olduğu kull olasın yiğidim.
Soldurma, Al Bayrakta ki al kanı,
Son nefesine kadar taşı,
O Kutsal, Şanlı Sancağı.
Vurulup düşsen de, düşürme anı,
Kıtalardan kıtalara taşı yiğidim.

Alıp da Sultan Fatih’i kendine örnek,
Dikil karşısına civanım,
Alçağın, hainin, döneğin,
Devletine diş bileyenin,
Ve ülkeni bölmek isteyenlerin,
Heveslerini kursaklarına göm yiğidim.


İlahi Kelimetullah uğruna,
Mührünü vurdu atan,
Dört mevsim üç kıtaya,
Sende gönüllerin fatihi ol da,
Gez dolan, boyutları, yedi kıtayı!...

Erzurumlu Hayrettin KIZILOĞLU