seninle alıp başımızı gitsek buralardan
yok mudur şöyle insan eli değmemiş bir yer
kafamızı dinlesek, kuş sesleri eşliğinde
sabah ve akşam hiç kavga etmesek...
nasıl isterdim biliyor musun?
koyu lacivert gecelerin koynunda
seninle yıldızlardan dilek tutmayı...
su sesi
kuş sesi
ve bir tek bizim sesimiz olsa
şu hale bak!
çivisi çıkmış dünyanın...
uzaklaşsak biraz olsun
bir dağ evine yerleşsek
bir şöminemiz olsa odunlar çıtır çıtır
mısır patlatıp film izlesek...
alaturka şarkılar çalan radyodan
sırada ki parçayı birbirimiz için istesek...
yorgunum hatta ondan daha çok bıkkın
ihtiyacım olan sensin...
şakasına bile olsa hiç küsmeden
hiç kızdırmadan birbirimizi
daha fazla yormadan,
yeterince susup
yeterince konuşsak
asıl önemlisi konuştuğumuzda
dinlesek...
anlasak...
sabah ezanları okunurken uyansak
güneşi karşılasak...
birlikte selamlasak...
kar yağsa lapa lapa
serçelere ekmek atsak
kedilerle yemeğimizi paylaşsak...
dağ başlarında kardelen olsak...
çocuk gibi kaçıp kovalansak
unutsak biran bu dünyada olduğumuzu...
hatırlamasak...
çok mu şey istiyorum be can?
iki günlük saltanatımız olmaz mı bizim?
iki gün be can...
iki gün,
arınmaya yetmez mi?
dinlenmek,
unutmak,
uyumak,
avunmak,
mola hakkımı kullanmak istiyorum...

sibel